Allah'ın adıyla

Bizim iki tane büyük ve derin yaramız vardır. Sürekli kanayan iki yaradır bunlar. Bizi yormuş, halsiz düşürmüş, takatimizi kesmiş ve iyice zayıflatmıştır. Kendimize gelmemize, sıhhat bulmamıza ve güçlenip ayağa kalkmamıza engel olmaktadır.

Bu yaralardan biri Kavmiyetçilik, diğeri de Tefrikadır. Kavmiyetçilik ve tefrikanın bizim açımızdan iki ortak özelliği; vahdetimizi bozmak ve bizi parçalara bölmek suretiyle zayıf ve güçsüz bir hale getirmektir.

Allah (cc) bizleri kardeş ilan ettiği, bizlerden bu kardeşliğin hukukuna riayet etmemizi, birlik ve beraberlik içinde bulunmamızı ve ümmet olarak vahdet içinde yaşamamızı emrettiği halde, kimimiz kavmiyetçiliği fikriyatımızın ve dolayısıyla hayatımızın merkezine koyarak birbirimizi Kürd, Türk, Arap, Fars vs. şeklinde ayrıştırıyor, parçalara ayırıyoruz ve kardeşliği de vahdeti de hiçe sayıp bir kenara atıyoruz. Öyle bir hale geliyoruz ki; Kürd isek, ateist bir Kürd'ü (sırf Kürd olduğu için) Müslüman bir Türk'e tercih edebiliyoruz. Türk isek, komünist ve ateist bir Türk'ü (sırf Türk olduğu için) Müslüman bir Kürd'e tercih edebiliyoruz.

Diğer taraftan, bunlar yetmiyormuş gibi kimimiz de mezhep, meşrep, cemaat ve tarikat gibi gerekçelerle birbirimize sırtımızı dönüyoruz, birbirimizden uzaklaşıyoruz, birbirimize yabancı hale geliyoruz ve böylece kardeşliği de vahdeti de hiçe sayıyoruz.

Bu halde olduğumuz için zayıf düşüyor ve güçsüzleşiyoruz. Neticesinde İslam düşmanları bize saldırıyor, kanımızı akıtıyor, kutsallarımıza dokunuyor, topraklarımızı işgal ediyor, yeraltı ve yürüstü kaynaklarımızı talan ediyor. Biz bunların karşısında tepki olarak yürüyüş, miting veya protesto gösterilerinin ötesine geçemiyoruz, kendimizi de kutsallarımızı da gereği gibi savunamıyoruz.

Bugün ümmet olarak bunları yaşıyoruz. Ümmet coğrafyasının her tarafında kan ve gözyaşı vardır. Biz ise zayıf ve güçsüz olduğumuz için aciz ve çaresiz kalıyoruz.
Bunun çaresi; bizi birbirimizden uzaklaştıran, ayrıştıran ve parçalara bölüp zayıf düşüren kavmiyetçilik ve tefrika illetinde kurtulmaya çalışarak, Allah'ın (cc) emrettiği şekilde kardeş olmamız ve bu kardeşlik esası üzerine vahdet içinde bulunmamızdır. Bunun için çalışmamız ve gayret göstermemiz gerekir. Bunun için ortam ve zemin hazırlamamız gerekir. Bu, bizim için önemli ve temel bir vazifesidir. Biz kardeş olmadığımız ve vahdet halinde bulunmadığımız müddetçe zayıf kalmaya mahkum olacak ve İslam düşmanlarının saldırılarından kurtulamayacağız. Allah'a emanet olun.