BİSMİLLAH

Cumhuriyet tarihi boyunca laik sistemden en çok çeken veya zulüm gören Kürtler ve Müslümanlar olmuştur. Bu son seçim yani referandum sonuçları da gösteriyor ki buna evet diyen yine bu iki kesim yani Kürt ve Türk dindarlar olmuştur. Referandum sonuçlarını analiz ettiğimizde ki tüm analistler bu çerçevede yorumluyorlar, yani Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde çıkan sonuçlara göre Kürtler yüzde onluk bir artışla bu yasalara evet demiştir. Batıda ise genelde muhafazakar yani dindar kesimler evet oyu kullanmışlar.

Seküler Türk ve Kürtler, sosyalistler, laikler ve milliyetçiler hayır oyları kullandıkları herkesçe biliniyor. Hükümet kanadı yani Cumhurbaşkanı ve ekibi şunu iyi analiz etmelidirler ki bu kritik dönemeci bu oylarla geçtiler. Bu oyları veren kesimler seçim öncesi duymak istedikleri şeyleri maalesef duymadılar. Seçimin veya siyasetin gereği midir bilinmez hükümet kanadı daha çok milliyetçi oylar için siyaset geliştirdi. Ve bu tavır bazı kesimlerin yani dindar ve muhafazakarların ya oylarını kaybetti veya sandığa gitmemelerine sebep oldu.

Çünkü Türkiye'de oyların yüzde yetmişini bu kesimlerin oluşturduğunu herkes biliyor. Eğer üste belirttiğim gibi muhalif ve özelikle milliyetçi kesimden çok bunlara yani Kürtlere ve dindarların isteklerine önem verilseydi durum çok daha farklı olurdu.

Yazımın başlığına bakarak özelde Van halkının genelde tüm Kürdistan bölgesinin isteklerine tercüman olma adına gördüğüm kadarı ile ana bazı başlıkları sıralayacağım. Kürt halkının genel istekleri olduğu kendimce tespitlerimdir. Bir siyasetçi ve gazeteci ayrıca halk arasında dolaşan halktan biri olarak hükümette seslenmek istiyorum.

Bu seslenişim üç ana başlıktan oluşuyor.

Birincisi: Kürtler sizden eşitlik istiyor. Yani bir Türk neye sahipse bir Kürt de ona sahip olmak istiyor. Ve Kürtleri artık bazı dış güçlerin ve dinsiz örgütlerin oyuncağı olmaktan çıkarmanızı bekliyor. Ümmet anlayışıyla kendilerine muamele edilmesini istiyor. Dil ve ırkın Allah'ın birer ayeti olduğunu ve ayetler arasına fark koymamanızı bekliyor. Dillerinin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını ve bunu yaparken de muhatap olarak sadece halkı muhatap alıp onların isteklerine göre hareket edilmesini, kendilerini örgütlerin inisiyatifine bırakmamalarını istiyorlar.

İkincisi: Dinlerini yaşayacak ortamların oluşturulmasını, İslami yaşarken hiçbir müdahale ve tepkinin olmamasını bekliyor ve bunların kanunlar çerçevesinde güvence altına alınmasını istiyorlar. 28 Şubat ve Fetö mağdurlarının ki bunların tümü Müslüman diye tabir ettiğimiz dindar kesimlerdir; bunların mağduriyetlerinin giderilmesi bekliyor ve istiyorlar.

Üçüncüsü: Adil bir paylaşım! Bu hem bölgesel bazda hem de ferdi bazda bekleniyor. Yani devlet bütçesinin özellikle doğu bölgesine payının eşitçe verilmesini ve batı illerinde ne gibi yatırımlar varsa ivedilikle bu bölge illerini aynı seviyeye getirilip halkın iş için batıya göçünün durdurulmasını istiyor. Terörü bahane ederek on yıllarıdır geri bırakılmışlığın ivedilikle giderilmesini bekliyor. Ferdi bazda ise partizan tavırların yani hükümet üyelerinin her kurum ve iş imkanını yakınlarına peşkeş çekmesinin önünün alınmasını ve herkese eşit dağıtılmasını istiyor.

Son olarak diyeceğim odur ki halk ve özellikle mağdur edilmiş Kürt halkı kardeşlik, eşitlik ve ümmet çerçevesinde bir birliktelik istiyor ve bekliyor. Referandum sonucu bunları gerçekleştirmek için bir fırsat ve önemli bir adımdır.

Halk sizden dinine, kimliğine ve aşına (işine) karşı adalet ile muamele bekliyor.

Vesselam