Allah'ın adıyla
Türkiye'de yapılan askeri darbeler; bazen emir-komuta kademesi içinde kurumsal olarak yapılmış, bazen de yüksek rütbeli bazı subaylar tarafından emir-komuta kademesi dışında inisiyatif kullanılarak yapılmış. Bunlardan bazıları fiili müdahale şeklinde olmuş, bazıları ise hükümetin düşürülmesine yönelik muhtıra şeklinde olmuştur.
Bu darbelere kısaca değinecek olursak;

27 Mayıs 1960 yılında, «Genç Subaylar İhtilali» olarak adlandırılan ve 37 subay tarafından gerçekleştirilen darbe yapıldı. Darbe sonunda, Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes tutuklandı. Celal Bayar müebbet hapis cezasına çarptırıldı, Adnan Menderes ise idam edildi. Darbe yapanlar tarafından 1961 yılında yeni anayasa hazırlanıp devreye kondu.
12 Mart 1971 yılında, Genelkurmay Başkanı ve beraberindeki kuvvet komutanları tarafından,

Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra verildi ve hükümetin istifası istendi. «12 Mart Muhtırası» olarak anılan bu askeri ihtar üzerine, Başbakan Süleyman Demirel istifasını sundu. CHP Kocaeli Milletvekili Nihat Erim, Başbakan seçildi. Ancak Nihat Erim, 1980 yılında bir suikast sonucu öldürüldü.

12 Eylül 1980 yılında TSK tarafından devlet yönetimine el kondu ve bütün kurumların idaresi askere verildi. Ardından sıkıyönetim ilan edildi ve bütün partiler kapatıldı. 1961 anayasası uygulamadan kaldırıldı ve 1982 yılında yeni anayasa devreye kondu.

28 şubat 1997 tarihinde Milli Güvenlik Kurulu toplandı ve bir dizi radikal kararlar aldı. Bu kararların uygulanmasını isteyip hükümeti istifaya zorladı. Bunun üzerine, Başbakan Necmettin Erbakan istifa etmek zorunda kaldı. Hükümet kurma görevi ANAP başkanı Mesut Yılmaz'a verildi. 28 Şubat kararlarının uygulanmasıyla inançlı insanlar baskı gördü, büyük sıkıntı ve mağduriyetler yaşadı.

27 Nisan 2007 yılında Genelkurmay Başkanlığı tarafından internet aracılığıyla bir açıklama yapıldı. «27 Nisan e-Muhtırası» olarak kabul edilen bu açıklamada; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, başta laiklik olmak üzere temel değerlerinin aşındırılmakta olduğu belirtildi. Ancak bu muhtırayla hükümet düşmedi.

15 Temmuz 2016 tarihinde, TSK içindeki bazı rütbeliler tarafından darbe girişiminde bulunuldu ancak halkın tepki vermesi sonucunda başarısızlıkla sonuçlandı.
Dikkat edileceke olursa, Türkiye; ortalama 10 yılda bir, askeri bir müdahale ile karşı karşıya kalmıştır.
Türkiye'de sürekli darbe yapılmasının sebeplerine gelince;

1- Cumhuriyetin kurucuları, iki konuda köklü değişim ve dönüşüm yapmak istiyorlardı. Birincisi; Devletin yapısı, yönetim şekli ve yasalarında, ikincisi; Toplumun inancı, kültürü ve yaşam tarzında...
Avrupa ve özellikle de Fransa bu konuda örnek alınmıştı.

2- Cumhuriyetin kurucuları asker kökenliydi ve askeri, kurulan yeni devletin asıl sahibi ve koruyucusu olarak görüyorlardı. Nitekim Cumhuriyeti koruma görevini de asker üstlenmişti.
Bu hedeflere ulaşmak için 1950 yılına kadar Türkiye tek partiyle yönetilmiş ve toplum baskı altında tutulmuştu. 1950 seçimleriyle birlikte çok partili döneme girilmiş oldu ancak bununla birlikte askeri müdahaleler de görülmeye başlandı. Çünkü toplum; kendisine dayatılan ideolojiyi ve yaşam tarzını benimsemedi.

Dolayısıyla devlet ile toplum arasında kopukluk ve uyuşmazlık meydana geldi. Bu uyuşmazlık ne zaman artış gösterdiyse asker hemen müdahalede bulundu ve topluma ayar vermeye çalıştı. Bu yüzden de 1950 ile 2016 yılları arasındaki 66 yıl içinde, 6 defa devlet yönetimine müdahale etti veya etme girişiminde bulundu.
Umuyor ve diliyoruz ki bundan sonra darbeler yaşanmaz, yaşanmasına imkan ve fırsat verilmez.
Allah'a emanet olun.