Gençler toplumun en dinamik unsurlarıdır. Bir toplumun geleceği, kalkınması, istenilen refah seviyesine ulaşması için en fazla ihtiyaç duyulan kesimdir gençlik. Yine bir toplumu yok etmek, maddi imkanlarını hoyratça kullanmak ve ahlaki ve kültürel değerlerinden, tarihinden en rahat koparmanın adıdır gençlik.

Hangi güç bu konu üzerinde proje geliştirirse kazanma olasılığı yüksek bir alandır gençlik. Manevra alanı alabildiğince geniş olan ve nerdeyse su misali her kabın şeklini alabilecek bir yapıya sahip olan gençlik.
Yaptığınız işin adı önemli değildir. Siz yeter ki onu meşgul edecek onu eğlendirecek bir alan bulun, gerisi kolaydır. İstediğiniz kadar çılgınca ve akla hayale gelmeyecek türden olsun mutlaka yerini alır gençlik. Gereken bir ciddiyet oyunu ise sonunda varsın ölüm olsun, mahkumiyet olsun, adını ne koyarsan koy ver gazı, ona koşa koşa ulaşır gençlik.
Evet bir toplumu yok edecek kadar veya en ileriye taşıyacak kadar bir enerjiye sahiptir gençler ve dünya tarihi boyunca tüm ideolojilerin en önemli savaş meydanları olmuşlardır; olmaya devam edeceklerdir.

Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin durumu acaba ne haldedir? Hiç bakabiliyor muyuz? Yoksa bizler de onların temposuna mı tutulmuşuz?
Sahip çıkamadığımız ve sahip çıkılmasından da batı dünyasının ve uşaklarının hoşnut olmadığı bir gençlik var karşımızda.
Daha önceleri batı illerinde alışık olduğumuz ve caddelerin insan selini andıran görüntülerine artık ilimizde de görmekteyiz. Akan bu insan selinin ekserisi gençlerden oluşuyor. Bu kadar genç ne yapıyor ve nereye gidiyor?

Van adı her ne kadar büyükşehir olsa da büyük bir köyü andırıyor ve maalesef gençlerin çalışabileceği alanlar oldukça kısıtlıdır. Böyle bir durumda bu kadar genç ne işle uğraşıyorlar, gelirlerini nereden temin ediyorlar bu ciddi bir sorun. Her ne kadar devlet ve emniyet bunları bilse de ne hikmetse çözüm üretilemiyor.
Kahvehaneler tıka basa dolu, hakeza cafe ve eğlence mekanları yine aynı şekilde dolup taşmaktadır. Uyuşturucu ticareti Van'ın yıllardan beri alışık olduğu ve kurtulamadığı bir gerçektir.
Son araştırmalara göre, uyuşturucu kullanma yaşı ilkokul seviyesine inmiş ve tahmini rakamlarla yirmi beş bin bağımlı genç var.

Bu korkunç rakamlar toplumumuzun varacağı noktayı da gözler önüne sermektedir. Gençlerin yoğun rağbet gösterdikleri bu mekanlar uyuşturucu ve türevlerinin rahatlıkla temin edilebildikleri mekanlardır. Gün olmuyor ki bir kuytu köşede veya bir cami wc' sinde veya park köşelerinde madde bağımlısı kişilerle karşılaşmayalım.
Gençlerin bu içler acısı durumu onları işsizliğin ve ailevi, manevi boşluğun pençesinden bir nebze kurtarmış olsa da bu defa daha kötüsü olan terör şebeklerinin kucağına atmaktadır.
Sorunun ne olduğunu biliyoruz fakat çözüm üretemiyoruz.

Gözlerimizin önünde geleceğimiz helak oluyor. Toplumun tüm bireyleri olarak gerek bireysel olarak, ailesel olarak, STK'lar olarak bu konuda kendini mücadele alanı olarak seçmiş olan kamu kurum ve kuruluşları derhal çözüm için işbirliği yapmalı ve bu felakete dur demelidirler. Yoğun bir şekilde uyuşturucu ve madde bağımlığının yanında toplumu ahlaki yönden çökertecek olan internet, kumar ve sair konularında seminerler, etkinlikler, sempozyumlar düzenlenmelidir. Gençlerin yakından tanıdığı topluma mal olmuş kişiler bu konuda gönüllü öncülük ederek hep birlikte elbirliği ile bu felakete 'dur' denilmelidir.

Mart ayında kutlanan YEŞİLAY haftası dolayısıyla okullarda bilinçli bir faaliyet yürütülmeli, bu konuda gerekli bilgi ve beceriye ve imkana sahip kurum ve kuruluşlar destek vermelidirler. Okullar bu tür etkinlikler için en ideal yerler olduğundan sorunu temelinden başlayarak çözülmesi gerekir.

Daha güçlü bir yarın istiyorsak geleceğimiz olan çocuklarımızı ve gençlerimizi bu tür hastalıklardan kurtarmalı ve onlara erdemli ve faziletli olmanın yolunu açmalıyız. Selam ve dua ile kalınız.