'Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanızdır.' (Hucurat 13) Cumhuriyet döneminin tüm darbecileri, memleketin siyasiler tarafından iyi yönetilmediği, halkın huzursuz ve mutsuz olduğu bahanesiyle yönetime el koyduklarını iddia ederek darbeye kalkışmışlardır.

Ama maalesef halkın birazcık olan huzur ve mutluluğunu da elinden almışlardır. 12 Eylül 1980 darbesiyle yönetime el koyan cunta, memleketin her tarafına özellikle Kürtlerin yaşadığı şehirlerin dağlarına, caddelerine, meydanlarına 'Ne Mutlu Türküm Diyene' yazılarını yazdırdılar.

Bu yazılar Kürt halkı haricinde Türk ırkçıları ve kanaatimce de en çok o dönemlerde yeni kurulan PKK'yi sevindirmiş, mutlu etmiştir. Çünkü sistemden kaynaklı faşizan uygulamalara, darbecilerin ırkçı söylem, eylem ve yasakları artış olmuş, böylelikle gariban Kürt gençleri, denize düşüp yılana sarılanın durumuna düşmüşlerdir. Yapılan araştırmalarda örgüte katılanların katılım nedenlerinin başında, sistemden kaynaklı faşizan uygulamalar-yasaklar ve sistemi idare edenlerin tekçi düşünce ve milliyetçi söylemleridir.

Bölgedeki ekonomik geri kalmışlık ise, bu sorunun son nedenleri arasında yer almaktadır. Hükümet tarafından yeni açıklanan cazibe merkezleri programı iyi olmakla birlikte, bahsettiğimiz sorunun temel çözümü değildir. Bu halk Türk'ü, Kürt'ü başta olmak üzere ülkede yaşayan tüm etnik unsurlarla 15 Temmuz 2016'da darbecilere karşı canını ortaya koyup, cuntacıları ve arkalarındaki emperyalist Amerika'yı mağlup etti. Halkın bu fedakarlığından dolayı hükümet ve yetkilileri, halka çok şey değil, her şeylerini borçludurlar. Bundan dolayı halkın isteklerini dikkate almalıdırlar. Biran önce ülkede yaşayan tüm halkları kapsayıcı bir dil kullanılmalıdır.

Cuntacı yönetimlerin dönemlerinden kalan izleri silme cesaretini ortaya koymalılar. Batman, Diyarbakır ve Mardin'de Kürt halkını rencide eden 'Ne Mutlu Türküm' yazıları oralardaki yetkililer tarafından 15 Temmuz öncesinde kaldırılmasına rağmen, Van'ın tepesinde on yıllardır Müslümanları ayrıştıran yazıyı sildirecek cesur bir yetkili yok mu? diye bir tweet atmıştım.

O günden bu güne değişen bir şey olmadı. HDP'li belediyelerin ise on yılı aşkın görevde kalıp bu yazıyı silmemesi veya hakkında rahatsızlığını belirtecek bir açıklamada bulunmaması da bence çok manidardır. Artık yetkililerin askeri mantıktan vazgeçmelerinin zamanı gelmedi mi? Evet, bilerek askeri mantık diyorum. Çünkü günün birinde askeri kışlada bir bank boyanıyor ve boya kuruyana kadar kimse oturmasın diye, önüne bir nöbetçi bırakılıyor.

Kışla komutanı o ara değişince, bank nöbeti de yıllarca devam ediyor. Ta ki günün birinde komutanlardan biri, bu bank nöbetinin nedenini araştırıp öğreniyor. Komutan nöbete son verir ve kendisine de bir şey olmaz. Sadece bir saçmalığa son vermiş olur.

Darbecilerin yazdırdığı, biz Vanlıları rahatsız eden ve üzen bu yazıyı bir yetkili silsin artık. Emin olun ben bir Müslüman Kürt olarak, şeytandan nefret ettiğim kadar ırkçılıktan nefret ediyorum. Irak Kürdistan'ında, Türkmenlerin yaşadığı yerlere veya herhangi bir yere bile, 'Ne Mutlu Kürdüm' yazısı yazılsa ona da karşı çıkarım. Biz ancak hep beraber daha mutlu olacağımızı unutmayalım. Bu ülkede birileri mutsuzsa, başkaları da mutlu olamaz.