Peygamberi tanıyor muyuz? Tanıyorsak ne kadar tanıyoruz? Neden O'nun hayatını okuyoruz? O'nun hayatını önemli kılan nedir? Daha bir çok soru sorulabilir. Tüm bu sorulara cevap olarak, 'Allah'ın peygamberidir.' demek yeterli midir? Belki bu cevap inanan bir insana yeterli olabilir fakat bu insanın getirmiş olduğu mesaj evrensel bir özelliğe sahip ise bu cevap yeterli olmayacaktır.

Bin dört yüz yılı aşkın bir süredir insanlık tarihini meşgul eden bir insan getirmiş olduğu mesajı ,öğretileri, yaptıkları gerek zamanında ki insanları gerekse günümüze kadar birçok insanı onu anlamaya ve araştırmaya sevk etmiştir. Sadece ona gönül vermiş kişiler değil karşı cepheden bakanlar tarafından da merak konusu olmuştur.

İnsanlık tarihi boyunca hiç kimse bu kadar araştırılıp farklı yönleriyle ele alınmamıştır. Müslümanlar tarafından araştırılan ve örnek alınan bir peygamberin hayatı, öte taraftan İslam düşmanı müsteşrik ve misyonerler tarafından daha detaylı bir araştırmaya tabi tutulmuştur.

Elbette amaçları bu evrensel mesajın habercisinin hayatındaki sözlerde, uygulamalarda hataları tespit edebilmek ve İslam'ın hızlı yayılışının önüne geçebilmektir. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de bu çalışmalar gerek misyonerler tarafından gerekse onların uşakları Müslüman kılıklı dalkavuklar tarafından yoğun bir şekilde sürdürülmektedir. Elbette İslam'ın söndürülemez bir hakikat olduğu aşikardır. Lakin İslam düşmanlarının amacı İslam kalesinden bir tuğla bile olsa koparmaktır.

Böyle bir şey, onlar için sevindirici ve umut vericidir. Bugün İslam aleminin içinde bulunmuş olduğu durumu dikkate alırsak artık bırakın tuğlaları, duvarlar yıkılmış ve düşman kalenin içinde cirit atmaktadır.

İslam kalesi bu halde iken peygamberi canından çok sevdiğini iddia eden Müslümanlar ne yapıyor acaba? Bu kutlu nebiyi ne kadar tanıyor ve hayatına bunu ne kadar tatbik edebiliyor.

Yüzyıllardır İslam alimleri tarafından Siyer-i Nebi defalarca yazılmış ve halen yazılmaya devam ediliyor. İslam alimlerinin göstermiş olduğu bu hassasiyeti anlamak ve yazılmış olan bu eserleri okumak gerekir.
Muhammed aleyhisselamın hayatını okudukça onu daha yakından tanıyacağız ve daha iyi örnek alacağımızdan da şüphe yoktur. O'nun hayatını öğrenmek ve yaşamak dünyanın içinde bulunmuş olduğu kötü gidişatın sona ermesine vesile olur. Asr-ı Saadet döneminde en barbar, eğitimden yoksun insanlar Muhammed aleyhisselamın nebevi eğitim modelinden geçerek yeryüzünün en mükemmel insanları oluverdiler ve hala çağlara ışık tutmaya devam etmektedirler .Bugün Müslümanların da gelecek çağlara bir nebze ışık tutmak için bu kutlu nebinin öğretilerinden nasiplerini almaları gerekir.

Dünyanın barış ve güvenliği Muhammed aleyhisselamın sünnet-i seniyyesini öğrenip hayata aktarılmasıyla mümkündür. Bu konuda her müslüman görevlidir ve elinden gelen tüm gayreti göstermelidir .

Siyer-i Nebi okumak sıradan bir insanın hayatını okumak değildir.
Siyer-i Nebi okumak öncelikle alemlerin rabbini tanımaktır. Çünkü siyer, Kur-an'ın pratize edilmiş halidir.

Siyeri okumak ve anlamak Muhammed aleyhisselamın hayatıyla kainatı okumak ve anlamaktır.

Siyeri okumak toplumun ahlaki düzenini kurmak ve toplumun barış ve güvenliğinin nasıl sağlanacağını kavramaktır.
Siyeri okumak, dünyanın yozlaşmış değerlerinden kurtulup erdem ve faziletli olmaktır.

Siyeri okumak ve anlamak Kur'an penceresinden hayata bakmaktır.

Elbette siyerin anlam ve önemini anlatmak kısa bir köşe yazısında yeterli olmamaktadır. Bu konuda gerek ferdi olarak gerekse toplumsal olarak siyeri hayatımıza aktarabilmek için farklı etkinliklerin düzenlenmesi gerekir, bu bağlamda peygamber sevdalıları platformunu ve diğer STK'ların düzenlemiş olduğu siyer sınavları son derece önemlidir. Bu konuda şimdiden bu tür faaliyetleri düzenleyenlere teşekkür etmek isterim. Duamız ve isteğimiz bu tür faaliyetlerin artması ve iki cihan serveri Muhammed aleyhisselamın tanıtılıp hayata aktarılmasıdır.