2017 yılına girdik. Bilanço ağır. Filistin topraklarının büyük çoğunluğu işgal edildi. Yetmedi Çeçenistan'da, Afganistan'da, Irak'ta, Somali'de, Pakistan'da, Keşmir'de Müslümanlar katledildi. Irak ve Suriye'de şehirlerimiz tarumar edildi. On binlerce insan hayatını kaybetti veya muhacir oldu.

Fitne kazanı durmadan kaynatılıyor. Müslümanların canlarına, mallarına, namuslarına el uzatıldı. Kısacası bu gün huzurun, selametin, barışın, dininin egemen olduğu topraklarda, huzursuzluk çıkarılmış ve Müslüman'lara rahat nefes dahi aldırılmıyor.

Hep ağladık şehitlerimize ama yollarını sürdürmedik. Anlamadık onları. Öyle olduğu içindi ki, bölünmüşlüğümüzü, parçalanmışlığımızı ALLAHA ŞİKAYET EDECEKTİ Şeyh Ahmed Yasinlerimiz.

Artık bıçak kemiğe dayandı. Müslüman'ın canına, malına, namusuna el atılıyor. Allah aşkına söyleyin, daha neyi bekliyoruz? Hangi farklılığımız bunlardan önce gelir? Bizi bir olmaktan alıkoyan şey nedir?
Kendi ülkemizde dahi en temel sorunlarımıza ortak ses vermekte problemler yaşıyoruz.

Bu böyle sürmemeli, bu gidişe dur demeli ve bir an önce İslam ümmetinin vahdeti sağlanmalı. Herkes ama herkes, ayrıntıları bir tarafa bırakmalı, esasta bir araya gelmeli ve birlikteliğimizi sağlama adına katkıda bulunmalıdır.

İslam'dan başka çözüm yok! Bir olmaktan başka çözüm yok. Bizi biz yapan değerlerimize sıkı sıkıya sarılmaktan başka çaremiz yok.
Bizler bir adım attık, artık oturduğumuz yerden, çarşıdan pazardan tepki vererek değil, daha aktif bir şekilde bizatihi bu sistemi değiştirme, İslami esasları referans alan bir sistem kurma ve İslam ümmetini bir araya getirme hedefinde olan bir parti kurduk.

Efendimiz misali 'YA SABAHAH' deyip sesleniyoruz. Bizim misalimiz, 'Koşun gelin, şu dağın arkasında büyük bir ordu toplanmış ve size saldırmayı bekliyor.' diyen ve bütün kureyş cemaatini toplayan ve tehlikeyi haber veren o kutlu insanın misali gibidir.

Öyle değil mi? Gerçekten de az önce saydığım ülkelerin yanında bize de saldırmayı bekleyen koca bir ordu yok mu?
O halde buradan bütün insanlara sesleniyoruz: Gelin bir olalım, birlik olalım. Dosta güven düşmana korku verelim.
Güçlü bir şekilde inanalım ki, bu toprakların ve bu coğrafyanın sahipleri Müslüman'lardır. Buraların kaderini İslam ve Müslüman'lar belirleyecektir. Bu toplumun mayası islam'la yoğrulmuştur. Müslüman'lar olarak Rabbimizin ipine sımsıkı sarılacağız. Bütün alanlarda toplumumuzu kucaklayarak küfrün ve batılın her türlü ifsadından, kokuşmuşluğundan kurtarmaya çalışacağız.

Ey hassasiyet sahibi kardeşler,
Zaman, İslam ve İslam'ın hakimiyeti uğruna seferber olma, dünyayı ve ahiretimizi kurtarma zamanıdır. Zaman Allah'ın mağfiretine ve cennetine koşma zamanıdır.
Ey İslam ümmeti ve ey insanlık,

Geliniz! Rahman, Rahim, Kerim, Gaffur ve Tevvap olan Rabbimizin çağrısına hep beraber ' Lebbeyk!' diye icabet edelim. O'na yönelelim. O'na koşalım ve O'nda hayat bulalım.
Geliniz! Mezhepsel, meşrepsel, cemaatsel ve grupsal kaygılarımızı, menfaat ve kazanımlarımızı bir kenara bırakarak, ümmetin ve insanlığın kurtuluşu için seferber olalım. Yüce Rabbimizin buyruğuna uyarak barışa girelim. Şeytanın adımlarına uymaktan, şeytan yolunda yürümekten vazgeçelim.

Mezhepsel ve cemaatsel varlığımızı perişan vaziyetteki insanlık için rahmete çevirelim. Himmetimizi, gayretimizi ve çalışmamızı somut bir rahmete çevirelim. Soyut ve içi boş söylemlerden ziyade, her mekanda rahmet meyvelerini çaresiz kalmış halkımıza tattıralım.

Not : Yazılarımda İnzar dergisi Başyazı bölümünden faydalanmaktayım