''Şüphesiz ki Allah, kendi yolunda kurşunla kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak savaşanları sever.'' (Saf 61/4)
Tuğlalar bir duvarı, duvarlar bir binayı oluşturur. Bir tuğlanın üç cephesi, üç yönü ve üç yüzü vardır.

Bu yüzlerin biri üste, biri alta, bir diğeri de yanlara bakar. Yani kenetlendiği ve kaynaştığı diğer tuğlalarla üç yönden destek olur. Bir yapının içinde bulunan insan da bu tuğlaya benzer, yani bir üstü bir altı ve de yanları vardır. Üsten aldığını altına aktarır, yanları ile paylaşır. Kenetlenmenin kuralını tuğladan öğrenebiliriz.

Tuğla, 'Ben bir alta ineyim veya üstümü aşıp daha üste çıkayım.' derse kafa üstü düşeceği kesindir. Bu nedenle tuğla yerinde ve vazifesinde kalmak zorundadır. Üstündekine isyan etmeyecek, yanlarını kıskanmayacak ve altındakileri ezmeyecek. Bilakis üstüne itaat edecek, yanlarını kollayacak, altındakileri de sevecektir. Ancak bu şekilde sağlıklı bir duvar veya bir yapı oluşur.

Bir yapıda olan kişiyi en iyi tanıyan yanlarıdır. Çünkü insan üstlerine kendisini eksiksiz ve şirin gösterebilir. Yani kendisinin hatalarını ve eksikliklerini gizleyebilir. Altındakilere ise kendini çok büyük ve mükemmel gösterebilir.

Ama yanlarına doğal davrandığı ve kendisi gibi gördüğü için ayb-u-arını ortaya koyduğundan onu en iyi tanıyan yanındakiler yani rütbedaşlarıdır. Bu sebeple birini tanımak isterseniz üstüne veya altına başvurmadan yandakinden sormanız, sağlıklı bilgi almanız gerekmektedir. Böylelikle tuğla mı? Kerpiç mi? Ne olduğu anlaşılır.
Bir tuğlanın veya safta duran bir elemanın yapması gereken üç ana esas vardır.

1- Üstü ile ilişkileri; üstün istekleri doğrultusunda olmalı, üstü ile uyum içinde çalışmalı ve üsten aldığını iyi kavramalı, iyi okumalı bu doğrultuda hareket etmelidir. Tam bir emir eri olmalıdır. Aksi halde yanlışa düşer ve vesveselere kapılır, kafa üstü düşer ve kimse elinden tutamaz.

2- Alt ile ilişkisi, üstün istekleri istikametinde sevgiye dayalı tam bir baba edasıyla olmalıdır. Çünkü baba evladının kendisinin yerine geçmesi için yetiştirir ve kendisinden daha iyi olmasını ister. Ona yerine göre davranışlar ile davranır ve onu sevdiğini hissettirir. Üsten aldığını kendi eleğinden geçirip onu hazmedeceği kıvama getirip ondan sonra ona sunar. Herkesin yeteneği farklıdır. Bu yeteneklerini keşfedip ona göre onu yönlendirip istifade eder. 'Ata ot, aslana et' ilkesiyle hareket etmelidir. Tersi bir uygulama onları zayıf düşürür ve hiçbir verim alamaz.

3- Yanları ile ilişkilerinde tam bir uyum ve kardeşlik esasıyla davranmak zorundadır. Onlarla istişare etmeli, onlara karşı davranışları yardımlaşma, dayanışma, birbirine sarılma ve birbirlerinin ihtiyacına cevap verme şeklinde olmalıdır. Aksi olarak birbirlerini kıskanmaları ve birbirlerini rakip görmeleri kendileri ve yapıları için felaket olur.

Sonuç olarak, bir yapının tuğlaları hükmünde olan insan, eğer bu doğrultularda hareket eder ve davranırsa, dışardan gelen tüm tehlikeleri bertaraf eder. Sağlam bir kale duvarı gibi gelen zelzele ve saldırılara karşı koyacak ve tüm düşmanlarını alt edecektir.