Mustazaflar Cemiyeti Van Şubesi tarafından muharrem ayının 10'uncu günü dolayısıyla Kerbela şehitleri ve Hazreti Hüseyin'i anlatan bir Etkinliği gerçekleştirildi.

Merkez imam Anadolu Lisesi konferans salonunda düzenlenen etkinlik, hafız Said Tink 'in okuduğu Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Hazreti Hüseyin ve Kerbela faciasıyla ilgili ezgilerin seslendirildiği etkinliğe vatandaşlar tarafından ilgi yağarken an ve an duygu dolu anlar yaşandı.

Burada katılımcılara hitap eden Eğitimci -Yazar Faysal Arslan, tarihsel süreçte Kerbela faciasının gelişimini anlattı.

'Hazreti Muhammed sav; Hüseyin bendendir, ben hüseynidenim'

Hazreti Muhammed (sav)in bir hadisiyle konuşmasına başlayan Arslan, Hazreti Hüseyin öyle bir insan ki peygamber efendimiz onun hakkında şöyle demiştir 'Hüseyin bendendir, ben hüseynidenim' böyle bir konuyu anlatmak kolay değil, anlatırken etkilenmemek mümkün değildir ve bunun duygusallıkla bir alakası yoktur. Anne babamız için nasıl hüzünleniyorsak, ağlıyorsak hazreti peygamber için ve onun torunu için de bu şekilde ağlamalı ve hüzünlenmeliyiz. Sahabeler Allah resulüne anamız babamız sana feda olsun ey Allah'ın resulü diyordu. Biz peygamberimiz için ağlamayacağız, biz hazreti Hüseyin için ağlamayacağız da kimin için ağlayacağız. Bizim yolumuzun temsilcileri, bizim rehberimiz onlar değil mi, onların yolu bizim yolumuz değil mi. 'dedi.

'Hazreti Hüseyin zalime biat etmedi'

Arslan, 'hicri 62 yılda peygamber efendimizle arasında fazla bir süre yok, peygamber efendimizin vefatından hicri olarak 52 yıl geçmiş, dört halife devri kapanmış. Hazreti hasanın altı aylık bir halifelik süresinden sonra halifeliği şartlı olarak Muaviye'ye devretmiş. Muaviye'nin İslam devletini bir saltanat devletine dönüştüreceğini hazreti hasan tahmin ede biliyor, bunun için şöyle diyor 'senden sonra kendi soyundan birisini veliaht tahin etmemen şartıyla Müslümanların kanı dökülmesin diye ben halifelik hakkından feragat ediyorum ve sana devir ediyorum' fakat Muaviye orada verdiği bu sözden dönüyor. Ölümüne yakın bir sürede yezidi veliaht tahin ediyor ve bunu İslam ulemasının muhalefetine rağmen, kimini parayla, kimini makamla bir şekilde buna razı ediyor. Burada zorlu bir yer var Medine, hazreti peygamberin şehri, onun terbiyesiyle büyümüş olan sahabeler var. Halen kimisi çok yaşlı ama bazıları da çocuklukta görmüş halen gücü kuvveti yerinde olanlar. Medine valisine emir veriyor ve diyor ki Medine'dekileri topla onlardan biat al yezit için özellikle bekledikleri başta Hüseyin bin ali, yani hazreti Hüseyin, Abdullah bin Ömer, Abdullah bin Abbas, Abdullah bin Zübeyir gibi sahabeler, bunları yezidin halifeliğine asla rıza göstereceklerini kendisi de biliyor. Yezidi'n ne kadar İslami yaşantıdan uzak, zevke, sefahate nefsi arzularına ne kadar düşkün olduğunu kendisi de biliyor ve böyle birinin hilafetine rıza göstermeyeceklerini de biliyor ve Muaviye'nin beklediği gibi oluyor, Medine'dekiler yezide biat etmiyorlar. Muaviye bu şekilde öldükten sonra yezit aynı bidati almaya çalışıyor .'diye konuştu.

'Hazreti Hüseyin ölüme gideceğinin bile bile yoluna devam etti'

Hazreti hüseyninin canından olacağını bile bile İslam'a düşmanlık edenlere karşı yüzdüğünü söyleyen Arslan konuşmasını şöyle sürdürdü:

'kufeli'ler hazreti Hüseyin'e mektuplar göndererek onu kendi yanlarına davet ediyorlar, eğer kendisi gelirse ona biat edeceklerini söylüyorlar. Hazreti Hüseyin bu durumu kontrol etmek amacıyla Müslim bin Akil'i gönderiyor, Müslim bin Akil'in ilk gönderdiği raporlarda gerçekten de küfenin kalbinin hazreti Hüseyin tarafında olduğu yönünde ve gerçekten de öyleydi, kufelilerin kalbi hazreti hüseyninin yanında. farezdah denen bir şair var kendisi hazreti hüseyni seven biri hazreti Hüseyin küfeye yaklaştığında ona soruyor diyor ki 'ey farezdah sen kufelileri nasıl buldun' diyor ki ey Hüseyin onların kalbi senin yanındadır ama kılıçlarını sana karşı çekeceklerdir işte kufeliler öyle insanlar. Hazreti Hüseyin artık yola çıkıp küfeye gitmeye karar verdiği zaman Abdullah bin Abbas onun yoluna çıkıyor ve diyor ki ey Hüseyin nereye diyor? Kufelilerin hain olduklarını bilmiyormusun, onlar senin baban Aliye, abin Hasana da ihanet ettiler, onlar sana da ihanet edecekler. Hazreti Hüseyin ölüme gideceğinin bile bile yoluna devam ediyor, yanında küçük bir gurup var, toplamı 72 kişi 32 atlı ve 40 piyade var ve bunların yarısı daha çocuk denecek yaşta. Çoğunluğu peygamberin akrabası ve yakını ehlibeyt onlar, hazreti Hüseyin kufeye yaklaştığı zaman ilk olarak ona gönderilen hür adında bir komutan onu hiçbir yere gitmemesi adına görevlendirilmiş birisi, küçük bir birlikle gidiyor ve hazreti Hüseyin'i engelliyor ne kufeye girmesine izin veriyor nede uzaklaşmasını sağlıyor ve çölde bir yerde olmasını sağlıyor. Hazreti hüseyninin gurubunda zahir isminde bir Müslüman diyor ki ya Hüseyin bu gurup azdır, biz saldırırsak bu gurubu yeneriz, sonrada kufeye geçeriz, hazreti Hüseyin hayır asla savaşı başlatan kişi ben olmayacağım ve izin vermiyor.'

'İslam için öleceksek canlarımız feda olsun ey kılıçlar alın canımızı'

Hazreti hüseyninin Müslümanlar için büyük bir örnek olduğunu ifade eden Arslan, 'Savaş için gönderilen çok büyük bir ordu var ve ordunun başında da komutan Ömer bin Sad, Sad bin ebi vakkas'ın oğlu o büyük sahabe, büyük komutan ama oğlu yezidin tarafında. Kendisine vadeliden makamlar var, kendisine vaat edilen hazineler var bunun için orada yer alıyor. Hazreti Hüseyin kendisini ne kadar ikna etmeye çalışsa da Ömer bin Sad vaz geçmiyor, Ömer bin Sad hazreti hüseyninin bazı tekliflerini götürüyor bu şekilde kurtulacağını sanıyor, ahiretimde gitmez, dünyayı da ele geçiririm düşüncesinde. Hazreti hüseyninin teklifleri yezide gittiği zaman şimr adında ki emevi ailesinden olan bir şahıs diyor ki ey yezit Hüseyin senin elindeyken onu elinden kaçıracak mısın ve hazreti hüseyninin öldürülmesi emrini vermesi gerektiğini söylüyor. Binlerce kişilik orduya karşı 72 kişilik bir gurup savaş olacağı anlaşılınca ehlibeytin kanının döküleceği anlaşılınca kufeliler diyor ki ey Hüseyin teslim ol çağrısında bulunuyorlar. Hazreti Hüseyin o zaman diyor hey hat minezille, zillet bizden uzaktır. İslam için öleceksek canlarımız feda olsun ey kılıçlar alın canımızı, biz boyun eğmeyiz' ifadelerini kullandı.

'Bugün cennet ve cehennem arasından da bir seçim yapmamız isteniyor ve ben cenneti seçiyorum'

Müslümanlar öleceklerini bilseler dahi hüseyni bir duruşla davalarından vaz geçmemesi gerektiğini söyleyen Arslan konuşmasına şöyle devam etti:

Savaş meydanında Hürleşen adı hür bir insan var, ilk başta hazreti Hüseyin'i engellemekle görevli olan bu insan bunu anladığı zaman toparlanıyor ve sessiz sedasız hazırlık yapıp gitmeye çalışıyor. Amcası muhacir bin asr şöyle diyor, ben onun o halinin gördüğüm zaman bunun çok farklı bir hal olduğunu anladım dedim ki ey hür ne yapacaksın oda diyor ki bugün cennet ve cehennem arasından da bir seçim yapmamız isteniyor ve ben cenneti seçiyorum. Ben Hüseyin'e katılmaya gidiyorum, atına binip ve hazreti hüseyninin tarafına geçiyor. İşte bugün hepimizin karşı karşıya olduğu toplumun büyük bir çoğunluğunu oluşturan insanların karşı karşıya olduğu durum budur. Mevkiler, makamalar, hazinler mi? Yoksa cennet mi, bir tarafta yezidin vaatleri, bir tarafta ise cesedi biraz sonra parçalanacak, atlara çiğnetilecek, hazreti Hüseyin gibi cenneti seçmek mi? Şehit kayıp değildir, şehitler her zaman kazançtır ve hazreti Hüseyin bunu gösteriyor. Karşımızdakilerin adı Saddam, abdulfettah el sisi ola bilir, onlar katliamlarını yaparken fetvalarını bağdatın müftüsünden, ezherin şeyhinden ala bilirler ama adları Müslümanda olsa fetvalarını orada da alsalar onlar yine zalimdiler ve bir Müslümanın yapması gereken Hüseyin'i bir duruştur, hüseyni bit kıyamdır, cesedinin parçalanacağını bilse dahi. Başının kılıçlara takılıp şama kadar gideceğinin bilse dahi, hazreti Hüseyin'e diyorlar ki neden buraya geldin diyor ki ben dedemin dinini kurmak için buraya geldim. Eğer hazreti Hüseyin o gün yezide karşı çıkmamış olsaydı emevilerin siyasetinde ki bütün rezaletler ekonomik yapısında ki, sosyal ve kültürel yapısı da bütün uygulamalar ıslama mal edilecekti. Bu gün hazreti hüseyninin o şanlı kıyamı sayesinde kim emevileri İslam'ı temsil ediyor diye göstere bilir, onların rezaletleri, onların zulümlerini, onların yaptığı alçaklıkları kim İslam'a mal ede bilir. Bugün İslami temsil eden hazreti peygamberden sonra onun misyonunu devam ettiren hazreti Hüseyin'dir herkes bunu kabul ediyor.'

Abdulvahap Akkay'ın okuduğu şiirle hüzünlü anlar yaşanan etkinlikte daha sonra sunucu Fikret Dayı'nın yaptığı duayla son buldu (Yunus Tuğrul-İLKHA)