Mustazaflar Cemiyeti Genel Merkezi tarafından yapılan açıklamada, ABD emperyalizmine karşı tüm Müslümanların birlikte hareket etmesi gerektiğine dikkat çekildi. Kapsamlı ekonomik boykot başlatılması çağrısı yapıldı.

Sömürgeci ABD'nin son dönemde başta Türkiye olmak üzere İslam ülkelerine yönelik yaptırım kararlarına bir tepki de Mustazaflar Cemiyeti'nden geldi. Cemiyetin genel merkezi tarafından yapılan açıklamada, Amerikan emperyalizmine karşı direnilmesi gerektiğine vurgu yapılarak, uyarılarda bulunuldu.

'Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost (veli) edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu doğru yola eriştirmez.' mealindeki Maide suresinin 51'inci ayeti ile başlanılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

'Tarih şu gerçeğe şahitlik etmiştir ki; Yahudiler ve Hristiyanlar ile yakın ilişki kurup, bu ilişkiler 'stratejik ortaklık' boyutuna taşındığı zaman, bu ortaklığın(!) kaybedeni hep Müslümanlar olmuştur. Bu sözde ortaklık, her ne kadar 'dostane ilişkiler' diye tanımlandıysa da sonu hep esaret, hep hüsran, hep ihanet, hep zillet olmuştur. Aynı tarih şu gerçeğe de şahitlik etmiştir ki; Müslümanlar, kardeşlik hukuku üzerine kendi aralarında kurdukları birliktelik ve pekiştirdikleri bütünlükle, büyük medeniyetler inşa etmiş; ilmin tüm dallarında ilerleyerek, doğusuyla batısıyla insan toplulukları için çığır açmıştır.'

'Son günlerde yaşanan olaylar, tarih boyu yaşananların bir örneği olarak malesef günümüzde tezahür etmiştir'

ABD'nin yaptırım kararlarının değerlendirildiği açıklamada, tarih boyu yaşananların bir örneğinin günümüzde de tezahür ettiği belirtilerek şu ifadeler kullanıldı:

'Son günlerde yaşanan olaylar, tarih boyu yaşananların bir örneği olarak malesef günümüzde tezahür etmiştir. Bu durum, tarihten yeteri kadar ders alınmadığının ve ilahi ikazdan uzaklaşıldığının bir işaretidir. ABD emperyalizminin dünyayı kasıp kavurduğu bir çağda yılanın bir gün bize dokunacağını hiç hesap etmemenin sonuçlarını bugün yaşamaktayız. Sömürgeci, işgalci, katliamcı bir cephenin cürümlerine yıllarca sessiz kalmanın ve hatta kimi zaman bizatihi yanında olmanın acı sonuçlarının olduğunu da müşahede etmekteyiz.'

'Tüm Müslümanlar büyük bir hassasiyetle başta Amerikan ürünleri olmak üzere emperyalistlerin mallarını boykot etmelidir'

Sömürgeci ABD'nin Türkiye, İran, Pakistan gibi İslam ülkelerine karşı aldığı pozisyonun dikkatle irdelenmesi gerektiğine dikkat çekilen açıklamada şu ifadeler yer verildi:

'İslam topraklarını fiili işgallerle hedef alan, geleceğimize ipotek koymaya çalışan tüm emperyalistlere karşı direnmenin en önemli ayağı hiç şüphesiz ekonomik boykotlardır. Bu bağlamda tüm Müslümanlar büyük bir hassasiyetle başta Amerikan ürünleri olmak üzere emperyalistlerin mallarını boykot etmelidir. Elbette görevin büyüğü ise idarecilere düşmektedir. Zira boykotların etkili olabilmesi için devlet gücünü arkasına alması, kurumsal olarak desteklenmesi yani alınan boykot kararına önce devletin riayet etmesi, emperyallerin gücüne güç kattığı ürünleri ülke sınırından geçirmemesi gerekir. Ayrıca idareciler, sömürgeci ülkelerin mallarına bağımlı olmaktan kurtulmak için gerekli altyapıyı oluşturmanın yollarını aramadırlar. Her alanda üretim ekonomisini güçlendirmek için de gerekli cesur adımlar atılmalıdır.'

'Başta emperyalist ABD ve aynı siyonist zihniyete sahip Batı bloğuna karşı, yeni küresel ittifaklar oluşturulmalı'

Ekonomik boykotun güçlü bir şekilde yaygınlaştırılması gerektiğinin vurgulandığı açıklamada, şu değerlendirmelere yer verildi:

'Başta emperyalist ABD ve aynı siyonist zihniyete sahip Batı bloğuna karşı, yeni küresel ittifaklar oluşturulmalı ve ittifak içerisindeki ticari işlemlerde, yeni veya yerli para birimleri kullanılmalıdır. Ayrıca yine aynı siyonist zihniyetin hamiliğinden başka hiçbir vasfı olmayan NATO gibi yapılardan uzaklaşılmalıdır. Bu konuda da en büyük görev, özelde Müslüman liderlere genelde ise ülkeleri yöneten tüm idarecilere düşmektedir. Emperyal bloğun askeri ve iktisadi saldırılarına maruz kalan her İslam coğrafyası ile dayanışmada bulunulmalı ve aynı kararlılıkla birlikte mukavemet gösterilmelidir. Mustazaflar Cemiyeti olarak İslam ülkelerini hedef alan bu saldırılara karşı bütüncül bir güçle karşı konulması gerektiğine inanmaktayız. Tüm halkımızdan da aynı kararlılıkla bu mücadeleye destek vermelerini istemekteyiz. Hedefin; sen-ben değil, 'biz' olduğuna inanmaktayız, bu nedenle de düşmanın saldırılarına karşı 'biz' olarak karşı koymalıyız.'

'Mücadelenin en ön saflarında olmaya devam edeceğiz'

Açıklamanın sonunda, 'Mustazaflar Cemiyeti, sömürgeci ABD ve Batı'nın ekonomik ve finansal saldırılarına dur demek için tüm benliğiyle, her alanda, mücadelenin en ön saflarında olmaya devam edecektir.' denildi. (İLKHA)

Açıklamanın tam metni şöyle:

BASINA VE KAMUOYUNA

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

'Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost (veli) edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu doğru yola eriştirmez.' (Maide:51)

Tarih şu gerçeğe şahitlik etmiştir ki; Yahudiler ve Hristiyanlar ile yakın ilişki kurup, bu ilişkiler 'stratejik ortaklık' boyutuna taşındığı zaman, bu ortaklığın(!) kaybedeni hep Müslümanlar olmuştur. Bu sözde ortaklık, her ne kadar 'dostane ilişkiler' diye tanımlandıysa da sonu hep esaret, hep hüsran, hep ihanet, hep zillet olmuştur.

Aynı tarih şu gerçeğe de şahitlik etmiştir ki; Müslümanlar, kardeşlik hukuku üzerine kendi aralarında kurdukları birliktelik ve pekiştirdikleri bütünlükle, büyük medeniyetler inşa etmiş; ilmin tüm dallarında ilerleyerek, doğusuyla batısıyla insan toplulukları için çığır açmıştır.

Hülasa; yukarıdaki ilahi kelama tabî olan İslam ümmeti doğru yolu bulup ilerlemiş, aksi her durumda ise yolunu kaybedip, küfrün pençesinde can çekişir vaziyete gelmiştir.

Son günlerde yaşanan olaylar, tarih boyu yaşananların bir örneği olarak malesef günümüzde tezahür etmiştir. Bu durum, tarihten yeteri kadar ders alınmadığının ve ilahi ikazdan uzaklaşıldığının bir işaretidir.

ABD emperyalizminin dünyayı kasıp kavurduğu bir çağda yılanın bir gün bize dokunacağını hiç hesap etmemenin sonuçlarını bugün yaşamaktayız. Sömürgeci, işgalci, katliamcı bir cephenin cürümlerine yıllarca sessiz kalmanın ve hatta kimi zaman bizatihi yanında olmanın acı sonuçlarının olduğunu da müşahede etmekteyiz.

Sömürgeci ABD'nin İslam ülkelerine karşı aldığı pozisyon dikkatle irdelenmelidir. ABD'nin, askeri işgale yeltenemediği ülkelere karşı başlattığı finansal saldırılara misliyle karşılık verilmeli, Müslüman kamuoyu bu konuda bilinçlendirilmelidir.

İslam topraklarını fiili işgallerle hedef alan, geleceğimize ipotek koymaya çalışan tüm emperyalistlere karşı direnmenin en önemli ayağı hiç şüphesiz ekonomik boykotlardır. Bu bağlamda tüm Müslümanlar büyük bir hassasiyetle başta Amerikan ürünleri olmak üzere emperyalistlerin mallarını boykot etmelidir. Elbette görevin büyüğü ise idarecilere düşmektedir. Zira boykotların etkili olabilmesi için devlet gücünü arkasına alması, kurumsal olarak desteklenmesi yani alınan boykot kararına önce devletin riayet etmesi, emperyallerin gücüne güç kattığı ürünleri ülke sınırından geçirmemesi gerekir. Ayrıca idareciler, sömürgeci ülkelerin mallarına bağımlı olmaktan kurtulmak için gerekli altyapıyı oluşturmanın yollarını aramadırlar. Her alanda üretim ekonomisini güçlendirmek için de gerekli cesur adımlar atılmalıdır.

Başta emperyalist ABD ve aynı siyonist zihniyete sahip Batı bloğuna karşı, yeni küresel ittifaklar oluşturulmalı ve ittifak içerisindeki ticari işlemlerde yeni veya yerli para birimleri kullanılmalıdır. Ayrıca yine aynı siyonist zihniyetin hamiliğinden başka hiçbir vasfı olmayan NATO gibi yapılardan uzaklaşılmalıdır. Bu konuda da en büyük görev, özelde müslüman liderlere genelde ise ülkeleri yöneten tüm idarecilere düşmektedir.

Emperyal bloğun askeri ve iktisadi saldırılarına maruz kalan her İslam coğrafyası ile dayanışmada bulunulmalı ve aynı kararlılıkla birlikte mukavemet gösterilmelidir. Mustazaflar Cemiyeti olarak İslam ülkelerini hedef alan bu saldırılara karşı bütüncül bir güçle karşı konulması gerektiğine inanmaktayız. Tüm halkımızdan da aynı kararlılıkla bu mücadeleye destek vermelerini istemekteyiz. Hedefin; sen-ben değil, 'biz' olduğuna inanmaktayız, bu nedenle de düşmanın saldırılarına karşı 'biz' olarak karşı koymalıyız.

Tıpkı ilahi kelamın ifade ettiği gibi; Onlar birbirlerinin dostudurlar. Bu hakikati yolumuza ışık tutmalıyız. Tutmalıyız ki; yarın yine, yeniden Amerikan emperyalizminin askeri ve finansal saldırılarına maruz kalmayalım. Ayakları üzerinde durabilmeyi öğrenmeli; hürriyetin, işgalcilerle ittifaklar kurmaktan geçmediğini, bilakis bu birlikteliğin ayaklarımıza dolanan pranga olduğu gerçeğini görmeliyiz.

Şer gibi görülen kimi hadiseler bize hayrın kapılarını açabilir. ABD haydutluğuna direnerek yeni bir gelecek inşa edebilmeliyiz; fakat, Amerikan saldırılarına direnirken, başka haydutlara boyun eğecek zeminler oluşturmamalıyız. İslam ülkeleriyle ve komşularımızla bir direniş hattı kurmanın yollarını aramalıyız. Bizi güçlendirecek birlikteliğimizdir, zayıflatacak olan ise ayrı ve uzak duruşumuzdur. Tefrikaya sebep olan/olabilecek ihtilaflardan uzaklaşmalı, emperyalistlerin iç işlerimize müdahale etmelerine sebep olan meselelerimizi adalet temelinde çözmeli, ulusal çıkarlardan ziyade İslam ümmetinin; tüm Müslüman milletlerin maslahatı gözetilmelidir.

Mustazaflar Cemiyeti, sömürgeci ABD ve Batı'nın ekonomik ve finansal saldırılarına dur demek için tüm benliğiyle, her alanda, mücadelenin en ön saflarında olmaya devam edecektir.

MUSTAZAFLAR CEMİYETİ
GENEL MERKEZİ