Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, döviz kurundaki dalgalanmalara ilişkin, 'Son günlerde alınan tedbirler neticesinde iyiye doğru bir gidişin başladığını memnuniyetle görüyoruz. Bu iyiye gidişin bundan sonra da devam edeceği temel beklentimizdir.' dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir basın toplantısı düzenledi. Gündemdeki gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, basın mensuplarının sorularını da cevapladı.

Döviz kurunda yaşanan dalgalanmalara değinin Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şunları söyledi:

'Son günlerde Amerikan yönteminin gayrimeşru ve irrasyonel birtakım tedbir ve tepkileri neticesinde, Türk ekonomisinde, özellikle döviz kurunda bazı dalgalanmaların olduğunu hepimiz gördük. Şunun altını bir kez daha net bir şekilde çizmek isteriz ki aslında bu dalgalanmanın Türk ekonomisinin bünyesiyle, yapısıyla objektif ve nesnel şartlarıyla bir ilgisi yoktur. Büyük oranda bir ekonomik savaş ve psikolojik algı operasyonu çerçevesinde özellikle Türk Lirasını yıpratmaya dönük birtakım adımların atıldığını gördük. Son günlerde ilgili bütün kurumlarımızın Hazine ve Maliye Bakanlığımız, Merkez Bankası, BDDK, SPK ve iş çevrelerimizin aldığı tedbirler, milletimizin, vatandaşlarımızın bu konuyu sahiplenmesi neticesinde de iyiye doğru bir gidişin dün itibariyle başladığını memnuniyetle görüyoruz. Bu iyiye gidişin bundan sonra da devam edeceği temel beklentimizdir. Çünkü Türk ekonomisinin temelleri sağlamdır, bünyesi sağlamdır.'

'Türkiye kimseyle bir ekonomik savaştan yana değildir'

Yatırım ortamı itibariyle de Türkiye'nin son derece elverişli bir yatırım ortamına sahip olduğunu vurgulayan Kalın, 'Yalnız şunun da tabii altını çizmekte fayda var: Türkiye kimseyle bir ekonomik savaştan yana değildir. Fakat kendine yönelik bir saldırı söz konusu olduğunda da buna elbette tepkisiz kalması düşünülemez. Nitekim bu çerçevede aldığımız tedbirlerle kurumlarımızın eşgüdüm içerisinde uyguladığı yeni tedbirlerle hamdolsun bir iyileşme trendinin olduğunun görüyoruz.' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da ifade ettiği gibi, Türkiye'nin serbest piyasa kurallarına bağlı bir şekilde dünya ekonomisiyle entegre olmaya bundan sonra da devam edeceğini söyleyen Kalın, Bu konuda kimsenin bir endişesinin olmamasını istedi.

'Tedbirlerle Türk ekonomisindeki bu normalleşmenin daha da güçleneceğini öngörüyoruz'

Özellikle Trump yönetiminin zaman zaman iç siyasi sıkışıklıktan kaynaklanan bir refleksle dışarıda birtakım gerginlikler başlattığına dikkat çeken Kalın, şunları söyledi:

'Yani son bir yıldır adeta bir standart uygulama haline geldi bu yaklaşım. Bu çerçevede şu ana kadar Amerikan yönetiminin Kanada, Meksika, Çin, İran, Kore, Rusya, Küba, NATO, Almanya gibi ülkelerle ya da kurum ve kuruluşlarla birtakım gerilimler içerisine girdiğini gördük. Bu anlamda Türkiye ne ilk ne de son ülke. Fakat bunun sadece ülkelerin ekonomilerine, dünya ticaretine değil dünyanın ekonomik dengelerine ve son tahlilde Amerikan çıkarlarına da zarar verdiği artık açık bir şekilde ortadadır. Dolayısıyla bu çerçevede biz ilgili bütün kurumlarımızın alacağı tedbirlerle, bundan sonra da uygulayacağı tedbirlerle Türk ekonomisindeki bu normalleşmenin daha da güçleneceğini öngörüyoruz.'

Kalın, 'Sayın Cumhurbaşkanımızın her fırsatta ifade ettiği gibi, siyasi istikrar ve güven ortamının güvence altına alınması, sağlam temellerin korunması birinci önceliğimiz olmaya devam edecektir. Özellikle bu hususun altını bugün tekrar çizmek istiyorum. Nitekim dün akşamdan beri döviz kurlarında yaşanan olumlu gelişmede alınan bu tedbirlerin netice vermeye başladığını göstermektedir.' ifadelerini kullandı.

'Çok taraflı ve özgürlükçü bir ekonomik sistemden yanayız'

İşsizlik oranındaki düşüş ve istihdamdaki artışa işaret eden Kalın, 'Özellikle 15 yaş üstü ve daha yukarı yaştakilerde işsizlik oranında yüzde 10'ların altında, yüzde 9.7 gibi bir hedef tutturulmuş durumda. Bu ekonominin de istihdam noktasında olumlu bir seyirde ilerlemekte olduğunu teyit etmektedir. Amerikan yönetiminin veya başkalarının kısıtlayıcı, engelleyici zihniyetine karşı biz Türkiye olarak, ayrıca komşularımız Eurozone ülkeleri ve diğer ekonomilerle birlikte çok taraflı ve özgürlükçü bir ekonomik sistemden yana olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Bu yöndeki çabalarımız, çalışmalarımız, temaslarımız da bundan sonra da devam edecek.' diye konuştu.

'Türkiye hiç kimseyle bir ekonomik savaştan yana değildir'

Bazı Amerikan ürünlerine ek vergi getirilmesi konusunda bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkartıldığını ve bugünkü Resmî Gazete'de yayınlandığını hatırlatan Kalın, 'Bu tepkiyi de gayet vatandaşlarımızın da sahiplendiğini görüyoruz, çünkü bu etki-tepki meselesidir. Ama dediğim gibi, Türkiye hiç kimseyle bir ekonomik savaştan yana değildir, fakat kendine yönelik bir saldırı söz konusu olduğunda da kurumlarıyla, devletiyle, milletiyle, iş çevreleriyle, odalarıyla, borsalarıyla bu saldırıları püskürtmek için gereken bütün adımları da atacaktır. Ve son dönemde milletimizin tek yürek, tek ses haainde bu mücadeleye tam destek vermiş olmasından da duyduğumuz memnuniyeti bir kez daha ifade etmek istiyorum.' diye konuştu.

PKK'ye yönelik operasyonlara değinen Kalın, 'PKK terör örgütüne karşı son dönemde ciddi mesafelerin alındığını müşahede etmekteyiz. Özellikle İçişleri Bakanlığımızın ilgili bütün kurumlarımızla, Millî İstihbarat Teşkilatı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve diğer birimlerimizle birlikte netice alıcı tavırlarının ve politikalarının hayata geçirildiğini görüyoruz. Nitekim baktığınız zaman son dönemde, 2018 yılı içerisinde kırmızı listeden 7, mavi listeden 5, yeşil listeden 4, turuncu listeden 4, gri listeden de 30 olmak üzere toplam 50 kilit konumdaki terör örgütü mensuplarının etkisiz hale getirildiğini görüyoruz. Gene ikna çalışmaları çerçevesinde 2018 yılında örgüte katılım 61 kişiyle sınırlı kalmıştır ve bu 30 yılın en düşük rakamıdır. Dolayısıyla terörle mücadele konusunda da gerçekten netice alıcı somut adımlar atılmaya devam ediyor.' şeklinde konuştu.

'Irak topraklarından Türkiye'ye yönelik herhangi bir tehdit asla kabul edilemez'

Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Türkiye'nin sınırlarının ötesinde, Suriye'de, Irak'ta, Kandil'de, Mahmur'da, Sincar'da veya başka yerlerde Türkiye'ye dönük tehditleri de bertaraf etmek için mücadelemiz kararlılıkla bundan sonra da devam edecektir.

Nitekim dün Irak Başbakanı Sayın İbadi'nin Türkiye'ye yaptığı ziyaret çerçevesinde de bu konu özellikle görüşüldü, buradaki basın toplantısında da gerek Sayın Cumhurbaşkanımız, gerek İbadi, Irak topraklarından Türkiye'ye yönelik herhangi bir tehdidin asla kabul edilemeyeceğini ve bunların ortadan kaldırılması için Türk ve Iraklı makamların birlikte çalışacağını da ifade ettiler. Bu konuda Irak makamlarıyla görüşmelerimiz de devam edecektir.'

Suriye meselesi

Suriye'deki savaşın diplomatik yollardan sona erdirilmesi için Astana sürecini önemsediklerini söyleyen Kalın, 'Oradaki üç garantör ülkeden birisi olarak da bu toplantıya elbette katılacağız. Suriye'de, İdlib'de ve diğer bölgelerdeki gelişmeleri burada değerlendireceğiz. Özellikle son dönemde İdlib'de yaşanan birtakım hareketlilikler olduğunu da biliyoruz. Şunun altını özellikle çizmek isterim: Garantör ülke olarak Türkiye daha önce Hama'da, Dera'da, Kuneytra'da ve diğer yerlerde yaşanan hadiselerin İdlib'de tekrar edilmemesi için bütün imkanlarını sefer etmiş durumdadır. Bu çerçevede ilgili bütün kurumlarımız, istihbarat teşkilatımız, Dışişleri Bakanlığımız, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Millî Savunma Bakanlığımız İranlı ve Rus mevkidaşlarıyla bu konuları detaylı bir şekilde görüşüyorlar, görüşmeye devam ediyorlar.'

'Suriye rejiminin İdlib veya başka yerlerdeki saldırılarını derhal durdurmalı'

Kalın, 'Bildiğiniz gibi, İdlib'de yaklaşık 3,5 milyon insan yaşıyor ve çatışmasızlık bölgesi olarak da İdlib'de şu anda bizim kurduğumuz 12 tane askerî gözlem noktası var. Hem bu gözlem noktalarındaki askerlerimizin faaliyetlerini sorunsuz bir şekilde yerine getirmeleri, hem de orada sivillerin rejim saldırılarından korunması noktasında çabalarımız, gayretlerimiz de bundan sonra da devam edecek. Zira Suriye'de diplomatik yolla çözümün hayata geçirilmesi için Astana ve Cenevre süreçlerinin pürüzsüz bir şekilde sürdürülmesi büyük önem arz ediyor. Bu noktada Suriye rejiminin İdlib veya başka yerlerdeki saldırılarını derhal durdurması çağrısını da burada tekrar yenilemek istiyorum. Zira Suriye'de çok uzun bir zamana yayılmış olan bu dramın artık sonlandırılması, sivil ölümlerin bitirilmesi ve bir siyasi geçiş sürecinin hayata geçirilmesi gerekiyor. O çerçevede de özellikle Suriye'de anayasa komisyonunun kurulması ve bununla ilgili çalışmaların BM özel temsilcisinin yürüttüğü çalışmalar tahtında devam ettirilmesi önem arz ediyor. Biz bu konuda ilgili bütün taraflara, BM'ye, desteğimizi devam ettireceğiz. Bu konuyla ilgili yeni gelişmeler olduğunda da bunları sizlere paylaşacağım.' dedi. (İLKHA)