Muş'un önemli geçim kaynaklarından biri olan tarımla uğraşan köylüler, tamamına yakını tahrip edilen su kanallarının onarılmasını istiyorlar.

Muş'ta kırsal kesimde yaşayan vatandaşların önemli geçim kaynaklarından biri de tarım. Şeker pancarı, buğday, mısır, kavun ve karpuz ekerek geçimlerini sağlayan vatandaşlar, tarlalarının işçiliğini de kendileri yapıyorlar.

Tarla işlerinin Ramazan ayına denk gelmesi dolayısıyla oruçlarını tutabilmek için yarım gün çalışan işçiler, sahurdan sonra tarla başına gelip, öğle saatlerine kadar çapa yapıyor ve ardından dinlenmek için eve gidiyorlar.

Geçimlerini işledikleri topraktan elde eden köylüler, Muş Ovası'nda tarlalarını sulama konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Muş Ovası'nda 1972 ile 1980 yılları arasında yapılan su kanallarının tahrip olmasından sonra kullanılamaz hale gelmesiyle başlayan sulama sıkıntısı verimi düşürdüğü gibi çiftçinin de işini yapmada isteksizleşmesine neden oluyor.

Köylüler tarlalarını kendi imkanlarıyla Murat Nehri'nden su motorlarıyla çektikleri su ile sulamalarına rağmen sulama birliğine para ödüyorlar. Bu haksızlıkların ve imkansızlıkların masraflarını yaklaşık 3 katına çıkardığını söyleyen üreticiler, verim alsalar da bunun kendi ceplerine yansımadığını söylediler.

Muş merkeze bağlı Kıyık köyünde şeker pancarı üreticiliği yapan Sinan Güler, yaklaşık 10 yıldır su kanallarını kullanamadıklarını ve yaşadıkları sıkıntılara çözüm beklediklerini söyledi.

Güler, 'Kıyık köyünde genel olarak yaşadığımız en büyük sıkıntımız sulama sıkıntısıdır. Su kanallarımızın yüzde 60'ından fazlası tahrip edilmiş durumda. Dolayısıyla su tarlalarımıza ulaşmıyor. Burada köylünün yaklaşık 300 dönümlük şeker pancarı ektiği arazi var. Biz buraya kanallardan su getiremiyoruz. Yaklaşık 800 metre aşağıda Murat Nehri var. Suyu oradan kanala taşıyoruz, kanaldan da araziye ulaştırarak tarlayı sulamaya çalışıyoruz. Bizim kendi imkanlarımızla 2 masraf yaparak yaptığımız sulamadan sonra devlet gelip bizden sulama parası alıyor. Bu şekilde masraflarımız 3 katına çıkıyor. Biz bu su kanallarının onarılmasını istiyoruz. 20 sene önce kota yokken ve insanlar tarlalarını kanlarla sulayabiliyorken bugün kotadan dolayı ekin yarıya indi ama biz tarlalarımızı sulayamıyoruz. Yaklaşık 10 yıldır su kanallarını kullanamıyoruz. Su kanalları bizi çok mağdur ediyor. Biz sorunlarımızın giderilmesini istiyoruz.' dedi.

Tarlalarına su gelmediği için Murat Nehri'nden su çekmek zorunda kaldıklarını belirten Abdulsamet Güler de nehir suyunu kullandıkları halde sulama birliğinin kendilerinden sulama parası kestiğini ve bunun haksızlık olduğunu ifade etti.

'Kanallarımız yapıldığı günden sonra tamir görmemiş'

Pancarı sulamada çok sıkıntı çektiklerini dile getiren Güler, şunları söyledi: 'Kanallarımız tahrip olduğundan tarlalarımızı hakkıyla sulayamıyoruz. Su kanallarımızın çoğu yıkılmış. Kanallarımız uzun zamandır yapılmış fakat yapıldığı günden sonra tamir görmemişler. Tarlalarımıza su gelmediği için Murat Nehri'nden su çekmek zorunda kalıyoruz. Bu suyu kullandığımızda yine sulama birliği bizden sulama parası kesiyor. Biz istiyoruz ki kanallarımızı tamir etsinler. Eğer kanalları tamir ederlerse ve biz onların getirdiği su ile tarlalarımızı sularsak o zaman sulama parası kessinler. Bizim bu şekilde karımız zararımızı karşılamıyor. Eğer devlet bize yardımcı olur da su kanallarımızı tamir ederse biz dönümden yaklaşık 9 ton pancar alabiliriz. Böyle olursa biz de faydasını görürüz. Desteklemesi de çok azdır. Biz 100 dönüm tarla için bin TL destekleme alıyoruz. Bu da çok az.'

'Yaklaşık 20 yıldır bu kanallardan su akmamış'

Yaklaşık 20 yıldır kanallardan su akmadığına değinen Medeni Güler, su sıkıntısının üretimi yüzde 50'ye yakın düşürdüğünü bildirerek, 'Biz su kanallarımızın yapılmasını istiyoruz. Yaklaşık 20 yıldır bu kanallardan su akmamış. Bizim köye su ulaşmıyor. Kanalların çoğu tahrip olmuş, betonu kırılmış. Yani bu şekilde faydalanamıyoruz. Biz istiyoruz ki devlet bizim bu sorunumuzu gidersin. Geçmişte bizim köyden 20 bin tona kadar pancar üretilirdi. Bizim köyde sulama sıkıntısı baş gösterdiğinde üretim yarı yarıya düştü.' şeklinde konuştu. (Ayetullah Tarhan - İLKHA)