Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Geçmişte olduğu gibi bugün de öncelikli sorumluluğumuz, Kur'an'ı ve sünneti doğru anlamak, mesaj ve ilkelerini çağımıza taşımaktır." dedi.

Uluslararası İslami Dayanışma Sempozyumu'nda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İslam coğrafyasının yeniden toparlanmasına ilim insanlarının öncülük edeceğini söyledi.

Erbaş, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Konya'da düzenlenen 'Uluslararası İslami Dayanışma Sempozyumu'na katıldı.

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, "İslam'ın hedeflediği erdemli insan, faziletli toplum ve adaletli dünya idealini gerçekleştirmek için emek ve gayret gösteren herkesten Allah razı olsun." dedi.

"14 asır önce Müslümanlar, cehaletin karanlığında bocalayan insanlığın önüne vahyin rehberliği ve Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesellem)'in örnek şahsiyeti öncülüğünde yeni bir ufuk açmışlardır" diyen Erbaş, "Bilgi ile hikmeti, sanat ile ahlakı, etik ile estetiği, fizik ile metafiziği buluşturarak hayata dair bütüncül ve kuşatıcı bir bakış ortaya koymuşlardır. Böylece insanlığın yüz akı bir medeniyet inşa ederek tarih boyunca ilmin, adaletin, merhametin, güven ve güzel ahlakın yeryüzündeki temsil ve temin gücünü oluşturmuşlardır." diye konuştu.

Erbaş, Müslümanların, son üç asra kadar bilimde, sanatta, siyasette, mimaride ve hayatın bütün alanlarında insanlığa yön veren eserler meydana getirdiğinden bahsederek, "Ancak, bu büyük mirasa sahip çıkma ve onu daha ileri bir noktaya taşıma hususunda özellikle son üç asırda Müslümanların ciddi zafiyetleri olmuştur. Bunun bir neticesi olarak Müslüman toplumlar, sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve benzeri açılardan dâhili ve harici pek çok müdahalelere maruz kalmıştır." ifadelerini kullandı.

"Filistinli bebekler gün yüzü görmeden ölümle tanışıyor"

Günümüzde Müslümanların yaşadığı sıkıntılara da değinen Erbaş, şöyle konuştu:

"Orta Asya'dan Balkanlara, Afrika'dan Kafkaslara kadar İslam coğrafyasının hali pürmelali ortada. İşte, Arakan, Doğu Türkistan, Yemen, Libya, Somali, Suriye. İşte, ilk kıblemiz Kudüs. Yıllardır kanayan yaramız olan Filistin, bugünlerde yine işgalci israilin haksız, hukuksuz ve insafsız saldırılarına maruz kalmaktadır. İşgalci zihniyet, dünyanın sessizliğinden ve Müslümanların dağınık görünümünden aldığı cesaretle Gazze'de bir kez daha çocukları ve masum insanları hedef almaya başladı. Hukuk ve ahlaktan yoksun bu zihniyet, sözüm ona "güvenlik politikası" adı altında zulümlerini tüm dünyanın gözü önünde sürdürmeye devam ediyor. Filistinli bebekler gün yüzü görmeden ölümle tanışıyor. Gözü yaşlı annelerin feryadı gök kubbeyi titretiyor. Sadece Filistin'den değil, ümmet coğrafyamızın her yerinden imdat çığlıkları yükseliyor. Bugün, yetimlerin gözyaşını dindirecek, masumların kanını durduracak ve ümmet coğrafyamızı yeniden esenlik yurduna dönüştürecek bir kardeşlik şuurunu geliştirmekten ve güçlendirmekten başka çıkış yolu bulunmamaktadır."

"Sorunlarımızı çözmede en büyük imkânımız Kur'an ve sünnettir"

Başkan Erbaş, İslam ümmetinin bugün içinde bulunduğu olumsuz tablonun Müslümanları ümitsizliğe sürüklememesi gerektiğini dile getirerek, "Bizler bütün sorunlarımızı çözebilecek inanca, irfana ve bilgi birikimine sahibiz. Hem kendimizin hem de bütün insanlığın sorunlarını çözme noktasında Kur'an ve sünnet, en büyük imkânımızdır. Kur'an'dan ve sünnetten yeterince faydalanamadığımız için bunu yapamıyoruz. Geçmişte olduğu gibi bugün de öncelikli sorumluluğumuz, Kur'an'ı ve sünneti doğru anlamak, mesaj ve ilkelerini çağımıza taşımaktır." değerlendirmesinde bulundu.

"Hayata ve olaylara İslami bir şuur ve ahlak perspektifinden bakarak o köklü kardeşlik mefkûremizi bugün yeniden canlandırmak bizim elimizdedir." diyen Erbaş, "Sorunlarımızı kendi imkânlarımızla çözebilmek için Müslümanlar olarak daha fazla gayret göstermeli; birbirimizin, birliğimizin ve ortak değerlerimizin farkına varmak için daha çok bir araya gelmeliyiz. Duygu, düşünce ve eylemde güç birliği yaparak asırlardır sekinet yurdu olan bu coğrafyayı, acı ve gözyaşı diyarı haline getiren sebepleri ortadan kaldırmanın yollarını aramalıyız." dedi.

Erbaş, İslam coğrafyasını cehalet, terör, tefrika, yoksulluk sarmalından kurtarabilmek için Müslümanların bilgi, beceri, donanım ve imkâna fazlasıyla sahip olduğuna dikkat çekerek, "İhtiyacımız olan şey, azim, inanç, heyecan ve kararlılıkla yola koyulmaktır. Dolayısıyla daha fazla zaman kaybetmeden bir an önce harekete geçerek bilimden sanata, teknolojiden ekonomiye, siyasetten spora, eğitimden kültüre her alanda vesileler ihdas ederek birlik-beraberlik, dayanışma ve kardeşlik şuurunu canlandırma ve güçlendirmenin gayreti içinde olmalıyız." açıklamasında bulundu.

"Müslüman kardeşliğinin önündeki en büyük engel, benmerkezci yaklaşım"

Müslümanlarının kardeşliğinin önündeki en büyük engelin benmerkezci bir yaklaşım olduğunu ifade eden Başkan Erbaş, "Özellikle dini alanda kendi yorum ve uygulamalarını mutlak doğru, kendisi dışındakileri kesin yanlış kabul eden hakikat tekelciliği, insanları taassup, fanatizm ve cehalete sürüklemektedir. Ötekileştirici, dışlayıcı ve küçümseyici bu tür yaklaşımlar, kaçınılmaz olarak Müslümanlar arasında iletişimsizliğe sebep olmakta ve beraberinde tefrikayı, kavgayı ve çatışmayı getirmektedir. Oysa inancımız, bu tür yıkıcı, parçalayıcı ve ötekileştirici anlayışlara karşı kuşatıcı, birleştirici, bütünleştirici bir yaklaşımı öğütlemektedir. Bencillik yerine diğerkâmlığı, cimrilik yerine cömertliği, tefrika yerine vahdeti, çatışma yerine dayanışmayı telkin etmektedir." şeklinde konuştu.

"İslam'a uygun özgün tarzlar geliştirmeliyiz"

Erbaş, kardeşlik ve dayanışma bilinciyle İslam coğrafyasının yeniden toparlanmasına ilim insanlarının öncülük edeceğini belirterek, şunları kaydetti:

"İnanıyorum ki İslam'ın evrensel mesajları ve güzel ahlak ilkeleri ekseninde doğru bir yöntemle hayata geçirilecek bu tür organizasyonlar, Müslümanların dayanışma imkan ve potansiyelini daha güçlü ve görünür kılacaktır. İslami dayanışmanın en hikmetli ve hayırlı kazanımlarından biri İslam'ın ilkelerini dikkate alarak İslami olmayan ve aykırı davranış biçimlerini ayıklayarak her alanda İslam'a uygun özgün tarzlar geliştirmektir. Söz konusu potansiyel gerektiği gibi kullanıldığında ise İslam dünyası, sahip olduğu doğal zenginlikler, stratejik konum, genç ve dinamik nüfus gibi avantajlarını daha etkin bir şekilde kullanma imkanı bulacak ve her açıdan dünyanın en önemli gücü haline gelecektir. İşte o zaman oyunun kuralını kendisi belirleyecek, başkaları tarafından belirlenen kurallarla oyun oynamak zorunda kalmayacaktır."

Müslümanların tekrar bir araya gelmesi için eğitim, aile, gençlik, çevre, gıda, ekonomi, teknoloji, spor gibi konularda ve insanı ilgilendiren bütün alanlarda işbirliği ve ortak çalışmaların fikri zemininin hazırlanması gerektiğini söyleyen Başkan Erbaş, "Birlikte kapsamlı ve derinlikli projeler geliştirilmelidir. İnanıyorum ki İslam'ın evrensel mesajları ve güzel ahlak ilkeleri ekseninde doğru bir yöntemle hayata geçirilecek bu tür organizasyonlar, Müslümanların dayanışma imkân ve potansiyelini daha güçlü ve görünür kılacaktır. Söz konusu potansiyel gerektiği gibi kullanıldığında ise İslam dünyası, sahip olduğu doğal zenginlikler, stratejik konum, genç ve dinamik nüfus gibi avantajlarını daha etkin bir şekilde kullanma imkânı bulacak ve her açıdan dünyanın en önemli gücü haline gelecektir." diye konuştu. (İLKHA)