“Andolsun, senden önce birtakım ümmetlere de peygamberler gönderdik. (Peygamberlerini dinlemediler.) Sonunda, yalvarsınlar da tevbe etsinler diye onları şiddetli yoksulluk ve darlıklarla yakaladık.

Hiç olmazsa onlara azabımız geldiği zaman yakarıp tövbe etselerdi ya.. Fakat (onu yapmadılar) kalpleri katılaştı. Şeytan da yapmakta olduklarını zaten onlara süslü göstermişti.

Derken onlar kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, (önce) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Sonra kendilerine verilenle sevinip şımardıkları sırada, onları ansızın yakaladık da bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar.

Böylece zulmeden o toplumun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.”

(Enam Suresi, 42-45)

Rasulullah (SAV) buyurdu ki:

“Size birinizin başına dünya ile ilgili bir sıkıntı veya bela geldiğinde okuyarak bundan kurtulacağı bir şeyi haber vereyim mi?

O, Hazret-i Yunus (as)’ın duasıdır:

Lâ ilâhe illa ente subhâneke innî kuntu mine’zzâlimîn (Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum.)

(Suyuti, Cami’ussağir, 3/104, no:2861; Hakim, Müstedrek, 1/505)

Hazret-i Yunus İbn-i Metta Alâ Nebiyyina ve Aleyhissalâtü Vesselâm'ın münacatı, en azîm bir münacattır ve en mühim bir vesile-i icabe-i duadır. Hazret-i Yunus Aleyhisselâm'ın kıssa-i meşhuresinin hülâsası: Denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuş. Deniz fırtınalı ve gece dağdağalı ve karanlık ve her taraftan ümid kesik bir vaziyette;

("Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum." Enbiyâ Sûresi, 21:87.) münacatı, ona sür'aten vasıta-i necat olmuştur.

(Bediüzzaman Said-i Nursi)

Hazret-i Yunus: Kur'ân-ı Kerim'de adı geçen Hz. Yunus (a.s.), İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerdendir. Musul yakınlarında bulunan Ninova halkına peygamber olarak gönderilmiştir. Yunus ibni Metta adıyla meşhur olan Yunus (a.s.), kendisini balık yuttuğundan dolayı Kur'ân-ı Kerim'de Zennun ve Sahib-i Hut ünvanlarıyla zikredilir. Otuz yaşlarında peygamber olarak görevlendirilen Hz. Yunus (a.s.), halkını otuz üç sene hakka davet etmiş, ancak kendisine sadece iki kişi iman etmiştir. O da şehri terk edince, halkı gelecek bir azaptan korkup kendisine iman etmişlerdir. Hz. Yunus da tekrar geri dönerek irşada devam etmiştir.