Haber Merkezi
Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi (Van SDİ) 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.
Van SDİ tarafından yapılan yazılı açıklamada, Türkiye de ilk defa 8 Mart 1921 tarihinde kutlanan Dünya Emekçi Kadınlar gününün acıyla yoğrulan, sabırla bilenen kadınların hayırlara vesile olmasına dikkat çekildi.
8 Mart 2012 tarihinde resmi gazetede yayınlanan “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen ve tam adı “Kadınlara yönelik şiddet ve Aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa konseyi sözleşmesi” adı altında kadın hakları ile hiçbir ilgisi olmayan 3 farklı sözleşme olan bu sözleşmenin kutsal bildiğimiz bütün değerlere savaş açtığının altı çizilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"İstanbul sözleşmesinin Mecliste kabul edilen şekli ile Resmi gazete de yayınlanan şekli arasında fark olduğu somut belgeler ile ortaya çıkmıştır. TBMM’nin iradesini hiçe sayarak Meclisteki gizli ellerin açığa çıkmasını istiyoruz. İstanbul sözleşmesinin kadına şiddet adı altında yine hedeflerine kadını koyan işgüzarların kadını güçlendirmek kelimesini asla kabul etmiyor ,bu kelime bile kadının zayıflığını kabul etmektir. Zayıf görün zihniyet güçlendirilmek ister. Oysa ki kadın zaten güçlüdür. Kadının haklarını onu yaratandan daha iyi kim koruyabilir. Kadını hak ve değerlerini batı belirleyemez adına da güzel İstanbul adını hiç koyamaz. “Değerin değeri kendisinden kaynaklanır , değerinin bilinmesinden değil.” Daha düne kadar kadını insan bile kabul etmeyen bu zihniyet bugün nasıl olurda bu sözleşmeyi önümüze koyabilir. Kadına şiddette gerçekten samimi iseler o halde şiddete sebep olan unsurları da kaldırmaya samimi olsunlar. Nedir kadına şiddete sebep olan şeyler … alkol uyuşturucu, zina ,kumar vs.. yıllardır kadınlara kadın hakları verip kadın olmayı unutturdular. Kadının gücü insanlığı doğurup yetiştirmesindedir. “Bir erkeği eğiten bir kişiyi eğitmiş olur fakat bir kadını eğiten bir toplumu eğitmiş gibi olur.” Cumhur başkanımızın deyimiyle “ Baba evin direği ise Ana evin temelidir.” İnsanları yetiştirmekten daha büyük bir güç olabilir mi ? Fakat annelik ve ev hanımlığı aşağılanarak bu kutsi vazife hor gösterildi. Kadının iletişim yeteneği sayesinde hem aileyi hem toplumu çok güzel yönlendirebilir iken bu güzel fıtri özelliğini ters yönde etki ettirilmeye çalışılmaktadır. Erkek ve Kadın birbirlerinin velileridir; rakipleri değil Allah buyuruyor : “ Mü’min Erkek Ve Mü’min Kadınlar Birbirlerinin Velileri ( Dostları Ve Yardımcıları) Dır. Buyuruyor (Tevbe Suresi 71. Ayetinde ) Biz mümin kadın ve erkekler birbirimize hayrı ve sabrı tavsiye eden Allahın halifeleriyiz. Allahın adı ile birbirimize helal olur ,eş oluruz. Onun dışında bütün mümin erkeklerle kardeş olur dost oluruz. Ne diyor ayet “ mümin erkek ve kadınlar birbirinin dinde kardeşidirler” Biz öyle bir dinin mensuplarıyız ki hak ve batıl arasında karar vermeye gelince haksız olan kendi öz kardeşimiz olsa da, haklı olan din kardeşimizin yanında saf alanlarız. Habil ile kabil, Nuh A.S ile oğlu Resurullah a.s ile amcası Ebu Leheb vs.. Adalet keskin bir bıçaktır. Zalime merhamet mazluma eziyettir diyen bir dinin mensupları olarak Çiçeği susuz, kadını sevgisiz bırakmanın bile şiddet saydığı bir dinin mensubuyuz. Ne demek şimdi İstanbul sözleşmesi şiddetin kadın ve erkeği yoktur. Tüm canlılara yapılan şiddete karşıyız" denildi.
Açıklamada İstanbul Sözleşmesinin temel hedeflerinden de bahsedilen açıklamada, "Aile içinde ve dışında erkeklerin tamamını “kadına şiddet” yaftasıyla en ağır ölçüde cezalandırılmasını sağlamak. Meşru ve klasik Aile formu dışında kalan bütün gayri meşru ilişkileri aynı ve karşıt cinsler arasında ki her türlü sapık ve sapkın birliktelikleri yasalar karşısında meşrulaştırmak ve aile yaşantısına tanınan bütün haklarda (eş cinsellik) dahil eksiksiz yararlandırmak. Kadın ve Erkeğin fıtri rollerini yok etmek üzere taraf devletlerin eğitiminin her seviyesinde toplumsal cinsiyet eşitliği maskesiyle nesilleri ifsat ederek doğal cinsel kimliği yok ederek Kimlik Ve Pasaportlara Gender ifadesiyle de sapkınlığı eş cinselliği tercih edilebilir hale getirmek. Taraf devletleri feminist ve sapkın LGBT örgütleriyle işbirliği yapmaya onlara hertürlü izni vermeye finansal destek olmaya ve faaliyetlerine destek vererek karar alma süreçlerine onları da katmaya zorlamak. Ebeveynlerin çocuklar üzerinde ki haklarını tamamen sıfırlamak çocukların cinsel kimliklerini kendi başlarına sorgulama ve karar vermesini sağlamak ,cinsi yönelimlerine karşı çıkan ebeveynlerden velayeti alarak işlevsiz bırakmak. GREVIO uzmanlar kurulu üzerinden tıpkı işgal edilmiş devletler gibi her türlü bilgi,belge inceleme seyahat sorgulama gümrük geçişlerini suç unsuru olsa bile özgürce yapmak ve sınırsız denetleme ve raporlama imkanı vermek. Göründüğü gibi hem sapkınlıklar teşvik edilerek yayılıyor hem de namus gibi din gibi değerlerimizin kökü derinden kazınıyor! İstanbul sözleşmesini imzalayanlar ,savunanlar ve halen korumaya devam edenlerve ülkemizin milli güvenlik meselesine 4 maymunu oynayanlar büyük bir vebali yüklenmiştir. Dünyada hüsran ve hezimet ,ahirette ise kahır ve gazap ile cezalandırmayı gerektiren bu batıl sözleşmelerden ve yasalarımızda ki etkilerin den eğitim sistemindeki zehirlerinden acilen arınmamız gerekiyor. Yazılı ve görsel medyadan ,internetten ,çarpık ilişkili dizlerden kısaca fırsat buldukları her yerden değerlerimize ve nesillerimize saldırmaya devam ediyorlar ! Ama unutmayın ki Sayın Prof. Dr. Numan kurtulmuşun da dediği gibi İstanbul sözleşmesi nasıl geldiyse öyle de gider. Biz Türkiye Aile Meclisi ve Bileşenleri olarak yetkililerden İstanbul sözleşmesinden çekilme konusunda takvim bekliyoruz. İst. Sözleşmesinin sebep olduğu din , mezhep, ahlak, gelenek tarih, milletimizin alameti farikalarına ters olan ve toplumda ciddi çatışma sorunlara yol açan uygulamalarına son verilmesi için Milli ,yerli Ailelerin yeniden temelleri için yasama, yürütme ve yargıyı göreve çağırıyoruz. Van SDİ olarak şiddeti körükleyen başta içki olmak üzere kumar ,zina, teşhircilik , tefecilik ve faizi yasaklamaya fıtrata ve hukuka aykırı aileyi ,insanı ifsat eden yasalar, sözleşmeler ve uygulamalardan vazgeçmeye çağırıyoruz. Bu hususta bizlere destek veren hatay basın organlarımızı bizleri bu kutlu mübarek davada yalnız bırakmadıkları için Allah razı olsun diyor, teşekkürlerimizi sunuyoruz" ifadeleri kullanıldı.