HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Abdurrahman Cens, konuk olduğu Rehber TV’de gazeteci-yazar Kenan Çelik’in ekonomiye dair sorularını yanıtladı.

Cens, salgın sürecinde çiftçilerin yaşadığı sorunlar, elektrik, akaryakıt sorunu, işsizlik ve dışa bağımlılık konularına ilişkin konuştu.

Ekonomi sorununun öyle kolay çözülecek bir mesele olmadığını, ancak doğru politikalarla bunun önüne geçilebileceğini kaydeden Cens, hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdi, çözüm önerileri sundu.

Türkiye’de 17 milyon kişinin işsiz olduğunu söyleyen Cens, "Eskiden 8 kişiden biri işsiz iken şuan 4 kişiden biri işsiz. TÜİK’in istatistikleri gerçeği yansıtmıyor. İnsanlar kepenk açmıyor, çünkü müşteri Coronavirus korkusundan gelmiyor. Birçok insan da ‘zaten iş bulamayacağım’ diyerek iş aramıyor. Tamamen ümidini kaybetmiş. Ekonomi çok kötü durumda." dedi.

"Şuan çiftçi, üretici, esnaf, fabrikatör ‘biz nefes alamıyoruz, boğulduk’ diyor. Mevcut ekonomi yönetimi de oralı olmuyor"

Ekonomi sorunu öyle kolay çözülecek bir mesele olmadığını söyleyen Cens, "Ama doğru politikalarla bunun önü alınabilir. İşsizliğin çözülebilmesi için öncelikle iş alanlarının açılması lazım. Güven ortamı olması lazım. İstihdam olabilmesi için şirketlerin gözünün korkmaması lazım. Şuan şirket bir işçi çalıştırdığında bir asgari ücret ödüyorsa onun yarısı kadar da devlete vergi veriyor. Onun yükünü hafifletmek lazım. Bir de bu şirketler çalışıyor, atölyeler, imalathaneler çalışıyor. Dünyada petrol dibe vurdu, doğalgaz fiyatları dibe vurdu, Türkiye’de o an bile fiyatlar ucuzlamadı. Elektrik, akaryakıt ucuzlamayınca haliyle en büyük girdi kalemleri bunlar. O zaman istihdam da olmaz, çünkü kazanamıyor. Bunlar ucuz olup kazandığı zaman istihdamda da bulunacak. Dolayısıyla işsiz kalmayacak, daha fazla üretim gerçekleşecek ve herkes kazanmış olacak. Şuan çiftçi, üretici, esnaf, fabrikatör ‘biz nefes alamıyoruz, boğulduk’ diyor. Mevcut ekonomi yönetimi de oralı olmuyor." ifadelerini kullandı.

"Asgari ücretli şahıs, aldığı ücretle geçinemiyor, ayakta kalmaya çalışıyor"

Asgari ücretlilerin yaşadığı sorunlara da değinen Cens, şöyle devam etti:

"Asgari ücretli şahıs, aldığı ücretle geçinemiyor, ayakta kalmaya çalışıyor. Türkiye’nin en ücra köşesindeki şehirde bile kira 500 TL’nin altında değil. Su, elektrik, doğalgaz, ulaşım, ekmek pahalı. Sendikalar açlık sınırını belirlerken acaba hangi ile göre beliriyorlar doğrusu o konuda bir bilgim yok. Ama İstanbul gibi bir şehirde yapılıyorsa açlık sınırı 2 bin 400 TL değil, 5 binin üzerindedir. Özellikle bu sürece ilişkin şunu söyledik açıklamalarımızda, bari bu süreçte bu insanlara merhamet edin, asgari ücretliden vergi almayın. 2 bin 558 TL alan asgari ücretliden kesilen vergi 537 TL, kalan paradan yaptığı harcamalar için de 350 TL gidiyor. Toplamda maaşının üçte biri gidiyor. Bu ne demek oluyor, 365 günden 128 gününü sadece vergi borcunu ödemek için çalışıyor demek. Salgın sürecinde bunu yapmayacaktınız. Asgari ücretli bu durumda geçim sıkıntı yaşıyor, peki işsiz kişi ne yapsın? Bunlar ne yiyip, ne içecek?"

"Olağanüstü bu süreçte, 600 günlük işsizlik şartının kaldırılması gerekir"

İşsizlik fonunun işsizleri mağdur ettiğine dikkat çeken Cens, "İşsizlik fonu diye bir fon oluşturuldu, ne işe yarıyor o fon? 5 ay öncesinin rakamıyla fonda biriken para 130 milyar TL, işsizlik fonunda bu para nasıl birikiyor? İşveren işçinin ücretinin yüzde ikisini, asgari ücretli de maaşının yüzde birini devlet kaynağında kesip bu fona koyuyor. Peki, hükümet ne yapıyor bu parayı? Kamu bankalarını fonluyor. Kamu bankaları yetmiyor, işvereni destekliyor. Öyle ağır şartlara bağlamış ki, işsizlik maaşı vermek için son 3 senede 600 gün çalışma şartı veriyor. O işsizlik maaşını da sadece 6 ay veriyor. Peki, işveren nasıl bu fondan faydalanıyor? İşsize 6 ay verilirken ve işsiz duruma düşerken, işveren 56 aya kadar kesintisiz alabiliyor. Bu işsizleri destekleme fonu muydu, işvereni destekleme fonu muydu, devlet bankalarını destekleme fonu muydu? Bu salgın sürecinde işsizler geçinemiyor, işsizlik fonu da bu amaçla kurulmuştu, bu insanlara yardımcı olsaydınız ya… Olağanüstü bu süreçte, 600 günlük şartını kaldırılması gerekir." dedi.

"Ankara’nın masrafları küçülecek, devlet de vatandaşları gibi kemer sıkacak"

"7 Tepe Konserleri"ne harcanan para ve hükümetin tasarruf konusundaki eksikliğine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Cens, "Ekonomide durgunluk var, işyerleri kapalı, piyasada para dönmüyor, vergi gelmiyor dolayısıyla hazineye para girmiyor. O zaman iktisat teorisince en mantıklı seçenek tasarruf kalıyor. Hükümet pek çok ekonomik paket yayınladı, bunların hiçbirinde tasarruf paketi veya tedbirleri yoktu. Yine itibarından ödün vermedi. Biz tasarruf dedikçe, kalktılar ‘7 Tepe Konserleri’ diye seyircisiz konserler yaptı. Buraya harcadığı rakamı da açıklamıyor. Bazıları bu rakamı sızdırarak 30 milyon TL olduğunu ifade ettiler. Sonra hükümet adına birisi, ‘sanatçılar da önemlidir, onları ayakta tutmak lazım’ şeklinde açıklama yaptı. Asgari ücretliye kendi parasını vermiyorsun, işsizlik fonunda 130 milyar para birikmiş ona kendi parasını vermiyorsun ama milletin parasıyla bu sanatçılara 30 milyon veriyorsun. Bu beni rahatsız ediyor. Kısaca şunu söylüyoruz ki Ankara küçülmeden Türkiye büyümez. Ankara’nın masrafları küçülecek, devlet de vatandaşları gibi kemer sıkacak." ifadelerine yer verdi.

"Çiftçiyi, üreticiyi, esnafı ayakta tutman lazım"

Çiftçi, üretici ve esnafın bu süreçte yaşadığı sorunlara değinerek çözüm önerilerini sunan Cens, "Bu pandemi süreci uzarsa, ekonomiye yansıması çok kötü olacak. O zaman kimler ayakta kalır? Kendine yetebilen ayakta kalır. Yani kendi sebzesini, meyvesini, buğdayını yetiştiren, kimseye muhtaç olmayan ülkeler ayakta kalabilir. Türkiye’nin böyle bir potansiyeli var mı? Şu an ki yönetimle yok. Peki, toprağı var mı, yetiştirebiliyor mu? Evet var. Ama tohumda, gübrede ve her şeyde dışa bağımlıyız. Senelerdir bunu söyledik, söylemeye devam ediyoruz. Dışa bağımlılığın biran önce sonlandırılması lazım. Bu süreçte çiftçi, üretici hazine gibi korunmalıyken, ne yapıldı? Çiftçinin bile tarlasına gitmesine yasak geldi. Tarlaya çalışmaya giden sezonluk işçiler yolda durdurulup hepsine işlem yapılıyor. Olması gereken bu muydu? ‘Hazine gibi koruyun’ demek bu muydu? O makam araçları ne güne duruyor? Eğer siz kendine yetinebilirliğin kıymetini bilseydiniz, bunun ne kadar hayati önemde olduğunu bilseydiniz, o mevsimlik işçileri valiliğin, kaymakamın makam aracıyla tarlaya taşımanız gerekirdi.

Bu süreçte petrol dibe vurduğu halde elektrik, akaryakıt fiyatları düşmedi. Bari bu süreçte çiftçiyi muaf tutun, çiftçiyi ayakta tutun, çiftçi de giderse biz ağaç kökü kemiririz. Şimdi tam yaz sezonu geldi, bu sefer elektrik şirketleri ne yapıyor? Gidip çiftçinin elektriğini kesiyor, çiftçi susuz kalıyor. Hayvancılıkla uğraşanların hayvanları susuzluktan telef olmak üzere. Hükümet bunları görmüyor mu? Görüyor. Her sene çiftçi insanlara bu zulmü yapıyor. Bütün o mahsulünü satsa elektrik faturasına yetmiyor. Bu enerji sektörlerinin estirdiği terördür. Çiftçiyi, üreticiyi, esnafı ayakta tutman lazım. Gidip her zaman ne ihtiyacı olduğunu söylemen lazım. O senin için çalışıyor. Ama sen gidip ceza kesiyorsun." ifadelerini kullandı.

"HÜDA PAR olarak millet adına konuşuyoruz. Çünkü yanarsak beraber yanacağız"

Hükümetin ve medyanın bu süreçteki tutumunu değerlendiren Cens, "Bu süreçte medya çok önemliydi. Bütün toplumu ilgilendiren meselelerde farklı bir bakış açısı sunan, sadece eleştirmeyen, yanlışı gösterip çözümü de öneren kaç siyasi parti var. Hepsi birebirine laf sokma derdinde. Biz bütün millet adına konuşuyoruz. Çünkü yanarsak beraber yanacağız, aç kalırsak beraber aç kalacağız. Sıkıntıyı görüp öngörümüzü paylaşıyoruz, çözüm yolunu da gösteriyoruz ama kimse sesimizi duyurmuyor, Ankara da oralı olmuyor. Sonra ne oluyor? Ceremesini hepimiz beraber çekiyoruz. Bu böyle bitmez. Ankara’nın istişareye çokça kıymet vermesi gerekiyor. İnsanlar, uzmanlar veya muhalifler ne söylüyor bunlara bakması lazım. Pandemi sürecinde esnafa ne yaptın, sadece bankalara borçlandırdın. Ne elektrikte ne akaryakıtta indirim yaptın, ne de vergiden muaf tuttun. Esnafın tepesine bindin. Bu böyle gitmez, bu şekilde insanları çıldırtırsınız. Halen de kulak verilmiyor. Ekonomiye sadece para döndürme olarak bakılıyor, odak noktasına gelinmiyor." dedi. (İLKHA)