Diyanet İşleri Başkanı ve Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, 6. Uluslararası İyilik Ödülleri’nin sahiplerini açıkladı.

TDV Kocatepe Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Dünyayı İyilik Değiştirecek” sloganı ile düzenledikleri Uluslararası İyilik Ödülleri’nin sahiplerinin 500 iyilik hikayesi arasından belirlendiğini söyledi.

Erbaş, “Uluslararası İyilik Ödülleri”ni her nevi kötülüğün yaygınlaştığı bir dünyada iyilere teveccühle iyiliği teşvik etmek adına düzenlediklerini kaydetti.

İslam’ın en temel hedeflerinden birisinin yeryüzünde iyiliği ve güzel ahlakı yaymak; kötülüğü ve çirkinliği de ortadan kaldırmak olduğunu ifade eden Erbaş, “Bu bağlamda Müslümanların görevi ise bu hedefleri gerçekleştirmek ve yaşanabilir bir dünya inşa etmek için seferberlik ruhuyla çalışmaktır” dedi.

Erbaş, dünya hayatının ancak iyiliğin yeryüzünde egemen olmasıyla değer ve anlam kazanacağını belirterek, “İyilik, Allah’ın lütfuyla ihsan ettiği nimetleri, ihsan şuuruyla infak etmektir. Allah’ın rızasını kazanma arzusuyla yardımlaşmak, dayanışmak, paylaşmak; mazluma, muhtaca, yetime, yoksula kol kanat germek; kimsesize kimse olmaktır” diye konuştu.

“İyilik, bizim medeniyetimizin en bariz vasfıdır”

İyiliğin maddi imkânlarla sınırlı olmadığının altını çizen Erbaş, şöyle devam etti:

"Bazen içten bir tebessüm, Allah Resulü Efendimizin ifadesiyle ‘Kardeşine bir tebessüm senin için bir sadakadır.’, samimi bir duadır iyilik. Bazen bir hüznün, bir acının paylaşılması yahut bir sevince ortak olmaktır. İyilik, eşyayı emanet bilmektir. Herkes adına, can, akıl, mal, nesil ve inancı muhafaza etmek için gayret etmektir. İyilik, bizim medeniyetimizin en bariz vasfıdır. Medeniyetimizin kaynağı olan ve bize iyiliği emreden dinimiz, ebedi kurtuluş yolu olarak da iyilik ahlakının zirvesi olan isar ve diğerkâmlığı telkin etmektedir.”

Erbaş, iyiliğin gerçek mükâfatının Allah tarafından verileceğine dikkat çekerek, “Yüce Rabbimiz, 'Kim zerre kadar bir iyilik yaparsa mutlaka karşılığını görecektir.' buyurmaktadır. Unutulmamalıdır ki dünya hayatı mümin için bir iyilik yolu, ahiret hayatı ise bu yolu istikamet üzere tamamlayanlar için ebedi mükâfat yurdudur” şeklinde konuştu.

“İyilik yolunda azim ve kararlılıkla yürümeye mecburuz”

13 Mart 1975 yılında kurulan Türkiye Diyanet Vakfı’nın kuruluşundan bu yana iki büyük hedefi daima göz önünde bulundurduğunu dile getiren Erbaş, “Birincisi; ülkemizde ve dünyanın her yerinde insanlığın hizmetinde olmak, ikincisi ise, yeryüzünde iyiliğin egemen olması için çalışmak” ifadelerini kullandı.

Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV’nin din, dil, ırk, mezhep, meşrep, farkı gözetmeksizin dünyanın ihtiyaç duyulan her yerine yardım elini uzattığını belirterek, “Bütün dünyayı kuşatan iyilik seferberliğimiz artarak devam edecektir. Bu yolda azim ve kararlılıkla yürümeye mecburuz. Zira iyilik emek ister, gayret ister. Eğer iyilik ötelenir ve ihmal edilirse kötülük kendisine zemin bulur. Bunun içindir ki kötülüklerle mücadelede en etkin ve doğru yöntem, iyilik yapmak ve iyiliğin yaygınlaşması için çalışmaktır. Yüce Rabbimizin emrettiği üzere “kötülüğü iyilikle savmak'tır.” diye konuştu.

“İyiliğin egemen olması için medyanın daha duyarlı hareket etmesi önemlidir”

Medya kuruluşlarının ve çalışanlarının da sosyal sorumluluk gereği topluma doğru örnekler sunmak, onları iyi ve güzel olana teşvik etmek durumunda olduklarına vurgu yapan Erbaş, şöyle konuştu:

“Özellikle haber bültenleri ve dizi filmlerde tüm detaylarıyla ortaya konan cinayet, şiddet, kötülük ve her türlü olumsuz örneklerin toplumsal psikolojide oluşturacağı tahribat konusunda daha duyarlı ve dikkatli davranmamız gerektiğini özellikle ifade etmek istiyorum. Bu sebeple, yayınlarımızın odağına medeniyetimizin iyilik mefkûresini yerleştirmeliyiz. Hiç şüphesiz iyilik haberlerinin daha çok duyurulması, iyi örneklerin ve iyilik hikâyelerinin model olarak sunulması, toplumun huzuru, selameti ve istikbali açısından son derece önemlidir. Vicdanları huzursuz eden her türlü kötülüğün ortadan kalkması ve bireyden aileye, toplumdan devlete her yerde iyiliğin egemen olması için basılı ve görsel medyanın bu konuda daha duyarlı ve bilinçli hareket etmesi önem arz etmektedir.”

“En büyük iyilik, birbirimize karşı saygı, muhabbet ve güven duygusunu diri tutmaktır”

Erbaş, her bir insanın iyiliği daha da güçlendirmek, iyilik kervanını yeryüzünün her yerine ulaştırmak ve kötülüğe yer bırakmamak için el birliği çalışması gerektiğini belirterek, “Mensubu olduğumuz inanç ve medeniyet bize bu sorumluluğu yüklemektedir. Daha güzel ve huzurlu bir geleceğin inşası için yapacağımız en büyük iyiliğin birbirimize karşı saygı, muhabbet ve güven duygusunu diri tutmak olduğunu düşünüyorum” dedi.

Değerlendirilen 500 iyilik hikayesinden 7 tanesine “Uluslararası İyilik Ödülü” verileceğini ifade eden Başkan Erbaş, “İyilik Ödülü’ verilecek kişilerin belirlenmesinde; yaşadığı toplumda ve dünyada çığır açmak, bireyleri iyilikle harekete geçirmek, çevresine ilham vermek, farklı dil ve kültürlerde yaşayan insanları güzellikte, iyilikte bir araya getirmiş olmak, Yaradan'ın hatırına tüm yaratılmışları koruyan ve kuşatan bir yaklaşımı benimsemek gibi hususiyetleri esas aldıklarını söyledi.

Ödül töreni 12 Mart’ta

6. Uluslararası İyilik Ödülleri Programı, 12 Mart 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’nın teşrifleriyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Kongre ve Kültür Merkezinde yapılacak. Ayrıca "Uluslararası İyilik Ödülleri" kapsamında değerlendirilen vefa ödülünün bu yılki sahibi de bu programda açıklanacak.

Komisyonlar tarafından ciddi bir çalışma ve titiz bir değerlendirme sonucunda bu yıl Uluslararası İyilik Ödülü verilmesi kararlaştırılan 7 iyilik öncüsünün isimleri şöyle:

Yusuf İslam (Cat Stevens)

Yaptığı insani çalışmalarla örnek bir isim hâline gelen Yusuf İslam, bestelediği “Barış Treni” isimli şarkıyla dünyada iyi şeylerin olması için herkesin üstüne düşeni yapması gerektiğini anlattı. Şarkısından aldığı ilhamla “Barış Treni” isimli bir projeyi hayata geçirdi. Barış Treni, Dünya üzerindeki mazlumlara, mağdurlara yardım etmek, onlara selamı, huzuru, esenliği götürmek için yola çıkmıştır. Yusuf İslam, mümince duruşu ve yaptıklarıyla hem Müslüman hem de gayrimüslimlerin kalplerine dokunmayı başardı.

İngiltere’de Avrupa’nın ilk çevre dostu Cambridge Cami’nin yapımına çok önemli katkılar sunan Yusuf İslam, aynı zamanda bu caminin mütevelli heyeti üyesidir.

Sıraj Wahhaj

Önceki ismi Jeffrey Kearse… New York’da Hristiyan bir ailenin üyesi olarak dünyaya geldi.

Gençlik yıllarında kiliseye düzenli olarak devam eden hatta genç yaşına rağmen kilisede eğitim bile veren bir öğreticiydi. 1969 yılında İslamiyet’i seçti. 1978 yılında Mekke’de eğitim aldı ve ismini “Parlak Işık” anlamına gelen Siraj Wahhaj olarak değiştirdi.

Bir giyim mağazasını satın alıp Takva Mescidi ismiyle kullanan Siraj Wahhaj, günümüzde de bu mescitte dersler vermekte, İslami konularda insanları bilgilendirmektedir. Aynı zamanda Wahhaj, uyuşturucuya karşı ciddi mücadeleler vermekte, İslamiyet’in parlak ışığını ulaşabildiği herkese yaymaya devam etmektedir.

Gamze Özçelik

Yaklaşık 8 sene önce bir iyilik için gönüllü gittiği bir Afrika’dan sonra kendini adeta mazlumlara yardımcı olmaya adadı.

Kamerun’da su kuyusu açarak, İdlip’te savaş mağduru olan çocukların ya da dünyanın herhangi bir yerindeki yetimlerin yardımına koşarak onlara umut ışığı olmaya devam ediyor.

Minberci Ali Önder

Sivas’ın Suçatı beldesinde yaşayan Ali Önder, yıllardır ahşabı ince ince işleyerek minber yapıyor. 86 yaşındaki Ali dede bugüne kadar yaptığı minberleri Türkiye’nin dört bir tarafındaki camilere bağışlamıştır. Camilerde her cuma kendi yaptığı minbere çıkılarak hutbe okunduğunu bilmek onun mutluluğunu bir kat daha arttırıyor.

Abdulkadir Geylani Tekgöz

Girdiği cezaevinde hafız olan bir kardeşimiz. Tek bir harfini bile bilmediği Kur’an-ı Kerim’i cezaevinde öğrenerek ezberlemeye başladı. On beş ayın sonunda ise hafızlığını tamamlayarak icazetini aldı. Şimdi ise eline aldığı hafızlık meşalesiyle diğer arkadaşlarının öncüsü olmuştur. Onun sayesinde cezaevindeki on üç kişi daha hafızlık eğitimi almaya başladı.

Mehmet Şirin Çiçek

İstanbul sokaklarında minibüs şoförü kardeşimiz. Onun minibüsünde yolcular hem keyifli bir yolculuk yapıyor hem de minibüsün içindeki ve dışındaki afişleri okuyarak daha bilinçli bir hâlde minibüsten iniyorlar.

Her ay iki kız çocuğunun eğitim masrafını karşılayan ve minibüsünde sattığı sularla her gün yüzden fazla sokak hayvanına mama alan Mehmet Şirin Çiçek’in yaptığı iyilikleri saymaya kelimeler yetmiyor. Onun ekmek teknesiyle yaptığı iyilikler diğer şoförlere de ilham kaynağı oluyor.

Mehmet Şirin Çiçek, bizlere, iyiliğin bir ucundan tutmanın o kadar da zor olmadığını gösteriyor.

Ahmet Aydemir

Nevşehir Esentepe Mahallesi’nde bulunan Taşlıbel Çiçekli Camii din görevlisi. Ahmet Aydemir sayesinde herkesin hayran kalacağı bir mekân hâline dönüştü. Ahmet Hoca, 1995 yılında saksılara çiçekler ekip camiye getirdi. Bir süre sonra çocukların camiye gelmesini sağlamak için çiçeklere çocukların ismini verdi. Bu sayede 300 çocuk 300 çiçekle adeta kardeş oldu. Ahmet Hoca hem çocukların camiye gelmelerini sağlamış hem de onlara sorumluluk vermiş oldu. Böylece Taşlıbel Çiçekli Camii hem çocuk açtı hem de çiçek açtı. Caminin yanına bir de aşevi yapan Ahmet Hoca, her gün yüzlerce fakir fukaranın orada yemesini, içmesini sağlayarak büyük bir faaliyete daha imza atmış oldu. (İLKHA)