Şans oyunları adı altında oynatılan kumarın her türlüsüne karşı olduklarını belirten Temiz Toplum Derneği Başkanı Bilal Ay, 'Milli Piyango'nun milyonlarca insanın umutlarını istismar eden bir adım olduğunu söyledi.

Toplumda kolay yoldan zengin olma hayali kuranlar bu hayallerine ulaşmak adına "şans oyunları" adı altında kumara bulaşıyor. İslam'a göre kesinlikle haram kılınan bu tür oyunlar maalesef "Milli Piyango" adıyla devlet tarafından da oynatılarak teşvik ediliyor.

Konuya ilişkin İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Temiz Toplum Derneği Başkanı Bilal Ay, kumarın her türlüsüne karşı olduklarını ve 'Milli Piyango'nun insanları istismar eden bir adım olduğunu söyledi.

"Kumarın devlet eliyle oynatılmasının yanlış olduğunu her zaman ifade ediyoruz"

Ay, "Biz sadece yılbaşında satılan biletleri değil ‘şans oyunu’ adı altında her dönem oynatılan kumarın her türlüsüne karşı çıktığımızı her platformda dile getiriyoruz. Gençliğin kısa yoldan nasıl zengin olabileceği mantığıyla kandırıldığı, şans oyunlarının yanı sıra gelenek haline geldiği ve ‘Milli’ ibaresi kullanılarak sanki milli bir şeymiş gibi oynatılıyor. ‘Milli Piyango’ milyonlarca insanın umutlarını istismar eden bir adımdır. Bu noktada kumarın devlet eliyle oynatılmasının yanlış olduğunu her zaman ifade etmeye devam ediyoruz." dedi.

Özellikle televizyon dizilerde gençlerin çalışmadan, emek vermeden zengin olmak, hayat standartlarını yükseltmek için kumarı bir araç olarak gösterildiğini ifade eden Ay, devletin bu noktada bir an önce adım atması gerektiğini, hassasiyet sahibi olan devlet yetkililerinin bu işe ön ayak olarak devlet eliyle kumar oynatılmasının önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı.

video

"Değerlerimize sahip çıkmazsak yarın ödeyeceğimiz fatura bugün ödediğimizden çok daha ağır olacak"

Ay, "Bugün karşılaştığımız tüm problemleri, toplum olarak içerisinde bulunduğumuz sıkıntıları irtifa kaybı olarak değerlendiriyoruz. Değerlerimizden uzaklaştıkça ödediğimiz faturanın her geçen gün büyüdüğünü hep beraber müşahede ediyoruz. Bugün gençliğimizin, geleceğimizin kaybolma noktasına geldiğini, aile mefhumunun ortadan kaldırılmak istendiğini, bunun proje haline getirilmeye çalışıldığını görüyor ve en yüksek sedayla dile getiriyoruz. Yılbaşı meselesi de bundan 20 yıl önce filmlerde noel baba, çam ağacı, hindi yemeği gibi bazı Hristiyan figürlerin toplumumuza angaje edilmeye çalışıldığını görüyorduk. Şimdi artık bunlar AVM’lerde, sokaklarda, esnafların camlarında, evlerde yerini almaya başladı. O gün bir savunma hattı oluştursaydık belki de bugün bunları konuşmuyor olacaktık. Biz dernek olarak diyoruz ki, dün oluşturmadığımız savunma hattının cezasını bugün ödüyoruz. Eğer bugün bir müdahalede bulunmazsak, silkelenip inancımıza sımsıkı sarılmazsak, bizi biz yapan değerlerimize sahip çıkmazsak yarın ödeyeceğimiz fatura bugün ödediğimizden çok daha ağır olacak." diye konuştu.

"Herkes özeleştiri yaparak üzerine düşeni yapmalıdır"

Yapılan dezanformasyonların etkisini görmek için bir araştırmaya ihtiyaç olmadığını, sokaklarımızda, evlerimizde bunun etkisinin görülebildiğini hatırlatan Ay, şunları kaydetti:

"Bugün bir lise öğrencisinin önceliği şan, şöhret, makam, para olmuş. Eğer güçlü olursa, para sahibi olursa itibar göreceğini düşünüyor. Çünkü üstünlüğün parayla, makamla olduğu algısı oluşturuldu. İlkokullarda bile çocuklar inançlarını, değerlerini bilmiyor. Tarihini, akrabalarını bilmiyor. Ama Brezilya’daki takımların ilk 11’ini sayıyor. Çünkü zihin oraya kaydırılıyor. İrtifa kaybı dediğimiz şey aslında budur. Çocuklarımızın önceliği değişti. Bunun sebebi de bizim önceliklerimizin değişmesidir. Çocukların önüne konulan rol modeller gerçek manada rollerini yerine getirmiyor. Bunun için çocukların rol modelleri değişti. Herkes özeleştiri yaparak üzerine düşeni yapmalıdır. Devlet yetkililerinin de yanlışlarının farkına vararak uygulamalarını gözden geçirmelidir. Hassasiyet sahibi olan devlet yetkilileri buna ön ayak olmalıdır. STK ve kanaat önderlerinin de başını iki elinin arasına alarak nerede yanlış yaptığını düşünmelidir. Nerede yanlış yapıldığının farkına varamazsak, buna göre doğru adımlar atamazsak yarın kafamızı duvarlara vurmanın, dizlerimizi dövmenin bir anlamı olmaz." (Nizamettin Aşkın- İLKHA)