Diyarbakır'da düzenlenen 'Şubat Ayı Şehadet Ayı' temalı programda, şehitlerin anlaşıldığında Müslümanların kötüye giden gidişatlarının düzeleceği vurgulandı.

Şubat ayının şehadet ayı olarak ilan edilmesi münasebetiyle Şehitler Kervanı Platformu, Diyarbakır'da 'Şubat Ayı Şehadet Ayı' temalı bir program düzenledi.

Merkez Kayapınar ilçesi Cigerxwîn Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen etkinlik, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Şehitlerle ilgili sinevizyon gösterimim ardından ses sanatçıları, ilahi ve ezgiler seslendirdiler.

Etkinliğe katılarak katılımcılara hitap eden Şehitler Kervanı Platformu Başkanı Ömer Çelik, birçok İslam alim ve önderinin bu ayda şehit olması dolayısıyla şubatı 'şehadet ayı' olarak nitelendirdiklerini söyledi.

Çelik, 'Şehitleri anma etkinliklerini düzenlemedeki gayemiz, şehitlerin canları ve kanlarıyla bize emanet olarak bıraktığı bu davayı asla yere düşürmemek, onlar gibi şehit olma arzusuyla yanmak ve tersine giden gidişatımızı doğru istikamete yönlendirmektir. Gerçekten yaşadığımız bu dönem, İslam ümmeti için pek de iç açıcı değildir. 'Belki de Hazreti Adem'den günümüze kadar ehli iman olarak yaşadığımız en zillet verici bir çağdır.' desek belki abartmış olmayız. İki milyara yakın nüfus olarak ifade edilen bizlerin olduğu şu küre-i arzda, dünyada işgal edilmedik ülkemiz ve toprağımız, iğfal edilmedik fertlerimiz, canlarımız belki kalmadı.' dedi.

'Şehitleri anladığımızda kötü giden gidişatımız tersine çevrilecektir'

İslam ülkelerinin ya bizzat emperyalistler tarafından işgal edildiğini ya da ümmeti satan yöneticilerle karşı karşıya olduğunu anlatan Çelik, şunları söyledi:

'Elbette ki bunda en büyük suç, biz Müslümanlarındır. Çünkü bizler, İslam tarihine, insanlık tarihine baktığımızda Müslümanlar çok nadir olarak sayı azlığından savaşları kaybetmişlerdir. Ama dünyaya dalmışlığımızdan, şehadeti unutmuşluğumuzdan, ölümden korkmuşluğumuzdan, heva ve heveslerimize uymuşluğumuzdan dolayı tarih nice savaşları kaybettiğimize şahittir. Bundan dolayıdır ki şehitleri, davalarını iyi anlamak lazım. Çünkü onları anladığımız andan itibaren kötü giden gidişatımız tamamıyla tersine çevrilecektir.'

'Allah, Kur'an-ı Kerim'de şehadeti övmüştür'

Allah'ın, şehadeti övdüğünü ve yüce bir makam olduğunu belirttiğini dile getiren Çelik, 'Hayat, yaşantı vardır ki izzet doludur. Asla dünyaya, heva ve hevesine meyletmez. Allah'a verdiği söze sadık bir şekilde yaşar. Henüz şehadet şerbetini tatmadan şehit gibi, şahit gibi yaşarlar. Belki ehli hak, onların mübarek yüzlerine baktığında çok yakında aramızdan ayrılacaklarını hissedebilirler. Çünkü öyle izzetli bir duruşlu ve yaşantıları vardır ki adeta şehadeti kendine çağırıyor, mıknatıs gibi çekiyor. Bu öyle yüce mertebedir ki kader defterinde ebedi mesut olan insanlar ancak erişir buraya. Çünkü Allah, yüce kitabı Kur'an-ı Kerim'de bu mertebeyi, şehadeti övmüştür. Şehadetin ne denli yüce bir makam olduğunu yüce kitabımızda tescillemiştir Rabbimiz.' ifadelerini kullandı.

'Şehitler onlarca defa Allah yolunda ölmeyi temenni ederler'

Çelik, fanilerin, şehitlerin hayat mertebelerini idrak edemediklerine dikkati çekerek, 'Şu fani dünyada ruhun beden elbisesine ihtiyacı vardır. Ruh, beden elbisesi olmadan duramaz ama berzah aleminde ruhun artık beden elbisesine ihtiyacı yoktur. Orası ayrı bir alemdir. Efendimiz, 'Şehitlerin ruhları cennetin kapılarındaki nehirlerin içindedir. Sabah akşam cennetten onlara rızıklar gelir. Çünkü onlar ölü değil, diridirler.' diye buyuruyor. Şehitler, Allah'ın onlara ikram ettiği nimetlerden sonra Allah, onlara 'Dileyin benden ne dilerseniz.' der. Şehitler ise 'Ya Rabbi! Senden artık ne dileyelim ki? Bize öyle nimetler, öyle rızıklar verdin ki dilimiz varmıyor senden bir şey istemeye.' der. Allah ısrarla sorunca şehitler, 'Ya Rab! Senden bir tek şey istiyoruz. Bizi tekrar dünyaya gönder, onlarca defa senin yolunda şehit olalım, canımızı verelim.' der ama Allah, levh-i mahfuz kitabında bunun bir daha mümkün olmayacağını yazdığını belirtir onlara. Allah yolunda şehit olmak o kadar güzel bir duygudur ki şehitler onlarca defa Allah yolunda ölmeyi temenni ederler.' şeklinde konuştu.

'Gözünü kırpmadan hayatını Allah için feda eden insanın adıdır şehit'

İnsanların dünyada bir an daha fazla yaşayabilmek için elinden gelen her şeyi yaptığını kaydeden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Dünyada bir saat daha fazla yaşama, biraz daha dünyalık elde etme gayreti içindedirler. Ama şehitler bundan müstesnadır. İnsanlar için değerli olan hayatını gözünü kırpmadan Allah için feda eden insanın adıdır şehit. İşte, bundan dolayıdır ki Allah, onlara yüce bir makam vermiştir. İnsanların ölüm korkusundan dolayı yapmadığı şey kalmamıştır. 'Bugün İslam ümmeti olarak içine düştüğümüz bu zilletin adı nedir?' deseler 'Ölümden hoşlanmama ve ölümden korkmadır.' deriz. Oysa ölüm kaderdir, takdirdir. Asla ne ileri ne de geri alınır.'

'Niçin şehit olmaktan kaçıyoruz?'

Müslümanları harekete geçirmekten alıkoyan unsurun dünya sevgisi olduğunu belirten Çelik, 'Her şeyimiz var, dünyamız, dünyalığımız, arabalarımız, evlatlarımız, ticarethanelerimiz, paramız var. Her şeyimiz var ama küfür bizden korkmuyor. Çok rahat bir şekilde Suriye'de, burnumuzun dibinde yüz binlerce insanı öldürebiliyorlar. Irak'ta 3 milyondan fazla insanı öldürebiliyorlar. Yemen'de yüz binlerce çocuk açlıktan ölebiliyor. Neredeyiz? Nerede İslam ümmeti? Nerede yiğitler? 'Gidin İsraillilere söyleyin ki biz, Muhammed ordusuyuz. Kudüs'e doğru ilerliyoruz.' diyen yiğitler nerede? Yok. Arakan'da yüzbinlerce insan katlediliyor, namusları tarumar ediliyor gözlerimizin önünde. Neredeyiz? Niçin ölümden korkuyoruz, niçin şehit olmaktan kaçıyoruz? Bu soruyu kendimize sormamız lazım. Bizi çivi gibi yerimizde çakan bunlardan başka nedir ki? Ya malımız ya hanımlarımız ya çocuklarımız ya makamımız ya işimiz ya da ticaretimizdir.' dedi.

Konuşmadan sonra Rehber TV Sunucusu ve Yazar Yunus Emiroğlu, şehadetle ilgili şiir seslendirdi. Program, İttihad'ul Ulema Üyesi Molla Abdulkuddüs Yalçın'ın yaptığı duayla sona erdi. (Hamza Adiyaman, Ramazan Zeren - İLKHA)