​Van'da düzenlenen seminerde konuşan Muhammed Beşir Varol, bu dünyanın amel ve imtihan yeri olduğunu söyledi.

Mustazaflar Cemiyeti Van Şubesi tarafından 'İslami Toplumun Kalesi: Aile' konulu seminer düzenlendi. Seminere konuşmacı olarak katılan Muhammed Beşir Varol, bu dünyanın amel ve imtihan yeri olduğuna dikkat çekti.

Ahiret hayatını ve hesap gününü verdiği örneklerle anlatan Varol, 'Bu alem iki merhaledir. Birincisi dünya hayatı ikincisi ise ahiret merhalesidir. Ahiret ceza ve mükafat yeridir. Kıyamet gününde insanın kalbine büyük bir korku giriyor. İnsanın kalbine sanki bir tokmak ile vuruluyor. Kıyamette insan haşır meydanına gidince insanın kalbi yerinde fırlayacakmış gibi korku içinde atıyor. İnsan sersemleşiyor ve aklı başından gidiyor. Kimsenin kimseden haberi olmayacak. Yan yana durdukları halde herkes kendi derdi ile meşgul olduğu için yanındaki insandan haberi olmuyor. Sanki tek başınaymış gibi öylece bir yerde duruyor. Kıyamet günü insanoğlu büyük bir korkuya kapılır ve nereye gideceğini ne yapacağını bilmez halde dolanıp durmaktadır. Kocaman dağlar tarağa vurulmuş yün gibi olacaktır kıyamet günü. Gördüğümüz kocaman dağlar çok şiddetli depremlerin olmasıyla birlikte tuz olup yerle bir olacaklar. Büyük depremler meydana gelecektir ve dünya düzeni değişecektir. İşte böyle dehşetli bir günde meleklerin amellerimizi yazdığı defterler açılacaktır. Adalet terazisi kurulacaktır. Amel defterinde kimin sevapları günahlarından daha ağır basarsa onun yeri cennet olur. O istediği bir hayatı yaşayacaktır. Gönlünce bir hayat içerisine girecektir. İnsanoğlu neyi arzu ederse artık yaşayacaktır. İnsanın istediği her şey muhakkak cennette vardır ve dilediğini elde edecektir. Ama amel defterinde günahları daha ağır basanların yeri cehennemdir. Cehennem ateşi şüphesiz ki çok sıcak ve yakıcıdır.' dedi.

'Bu dünya amel ve imtihan yeridir'

Konuşmasının devamında dünya hayatının imtihandan ibaret olduğunu söyleyen Varol, 'Orası ceza ve mükafat yeridir. Bu dünya ise amel, imtihan ve ahirete çalışma yeridir. Eğer biz burada gönlümüzce yaşarsak, ahirette gönlümüzce yaşayamayız. Burada bize gönlümüzce yaşamak yoktur. Bu dünyada Allah'ın emrine göre yaşamak zorundayız. Allah'ın emrine göre bu dünyada yaşarsak ahirette gönlümüzce yaşarız. Çünkü ahirette helal, haram ve günah yoktur. İnsan ahirette istediği gibi yaşayabilir. Düzen o şekildedir. Ama bu dünyada insan helal haram dinlemese orada istediği gibi yaşayamaz. Bu dünyada istediğimiz gibi yaşarsak orada istediğimiz gibi yaşayamayız. Onun için biz Rabbimizin emrine göre yaşamalıyız. Çünkü burası imtihan yeridir. Burası teklif yeridir. Allah-u Teala Cenneti de cehennemide yaratmıştır. Allah zulüm etmez hikmetsiz hareket etmez. Cennet ve cehenneme gidecekler muhakkak sınavı kazanmak ve kaybetmekle gideceklerdir. İlahi sistem bu şekildedir. Bu ilahi sistem değişmez kimsenin de değiştirmeye gücü yetmez. Hiç kimsenin Allah-u Teala'ya kafa tutup sistemini değiştirmeye gücü yetmeyecektir. Onun için var olan ilahi sünnet ne ise herkes ona uymak zorundadır.' şeklinde konuştu.

'Allah'ın istediği şekilde yaşamak zorundayız'

Varol, Allah'ın kanunlarına göre hareket etmemiz gerektiğini belirterek, 'Madem bu kainat Allah'ın mülküdür madem biz Allah'ın mahlûkuyuz. O zaman Allah'ın istediği şekilde yaşamalıyız. Çünkü bizleri ve kainatı yaratan odur. Bize rızıkları ve nimetleri yağdıranda odur. Her şey Allah'ın elindedir. Bizler aciziz hiç kimsenin zerre kadar kendine ait bir gücü yoktur. Şu anda bir bilgisayar düşünün ve daha o bilgisayara bir program yüklenmeden boş bir kutudur. Ancak onu üreten mühendis ona ne kadar program yüklerse o kadar programa sahip olur. Yoksa onun kendine ait bir programı yoktur. Bu yoktan gelmiştir. Allah-u Teala da insanları yoktan var etmiştir. İnsana ait olan öz bir malı, gücü ve ilmi yoktur. İnsanda boş bir kutu gibidir. Allah-u Teala ne kadar güç yüklerse o kadar güçlü olur. Ne kadar maharet yüklerse o kadar maharetli oluyor. İşte gördüğümüz gibi insana ait hiçbir özellik ve güç yoktur. Her şey Allah'ın elinde ve emrindedir. Bu nedenle Allah'ın emirlerine göre yaşayıp hareket etmek zorundayız. Allah'ın kanunlarına göre yaşamasak kendimize yazık etmiş olacağız. Bütün dünya Allah'a düşman olsa zerre kadar zararı olmaz. Bir öküzün vücudunda bir kıl ne kadar yer tutuyorsa bu dünyada Allah'ın mülkiyetinde kainatta o kadar küçük bir yer tutuyor. Biz bu dünyada özgür değiliz. Allah'ın kuluyuz, Allah'ın mahlûkuyuz ve Allah'ın mülkündeyiz.' dedi.

'İnsanın kalbi İslam fıtratı üzerine yaratılmıştır'

İnsan fıtratının İslam ve iman üzerine yaratıldığını vurgulayan Varol, 'İnsanın kalbi iman için yaratılmıştır. İman dışında hangi akide insanın aklına kalbine girerse onu mutlu etmez. Ne kadar insan ilahi emir ve hükümden uzaklaşırsa o kadar huzursuz ve mutsuz olur. Çünkü insan vücudu, kalbi, hücreleri, duyguları, aklı ve beyini İslam fıtratına göre yaratılmıştır. İnsan Allah'ın emirlerinden uzaklaştıkça canavarlaşıyor. En vahşi canavarlardan daha fazla canavarlaşıyorlar. Canavarlar kurtlar koyunların içerisine daldıkları zaman 5-10 tane öldürebiliyorlar. Ama bu günkü canavarlar bomba yağdırarak yüzlerce ve hatta binlerce insanı öldürebiliyorlar. İşte insan böyle canavarlaşıyor. Ama o canavarlar hayatlarında mutluluk görmezler. Kuran-ı Kerime göre yaratılmış bir kalbi imandan başka tatmin edecek bir şey yoktur. Bir araba neye göre yapılmışsa onunla çalışır. Bir araba benzine göre icat edilmişse benzinle çalışır mazotla çalışmaz. İnsanda Kuranı Kerime göre yaratılmıştır. Ancak kalbimize huzur verecek olanda iman ve kurandır.' İfadelerini kullandı.

'Bütün bulaşıcı hastalıklar Avrupa'dan çıkıp dünyaya yayılıyor'

Avrupa'da yaşanan uyuşturucu vakaları ve bulaşıcı hastalıklara da değinen Varol, Avrupa'da kullanılan uyuşturucu miktarı buradakinden çok daha fazladır. Orda olan bulaşıcı hastalıklar burada olandan çok daha fazladır. Bütün bulaşıcı hastalıklar Avrupa'dan çıkıp dünyaya yayılıyor. O kadar imkana ve doktorlara rağmen Hayatlarında Kuranı kerim olmadığı için huzur bulamıyorlar. Biz onlara nazaran kısmide olsa daha az intihar ediyoruz. Kısmide olsa İslam'a göre yaşantımız olduğu içindir. O kısmi İslam bile bize huzur veriyor. Onun için eğer ki dünyada huzur bulmak istersek Allah'ın emrine göre yaşamamız lazım. Ahirette mutlu olmak istersek Allah'ın emrine göre yaşamalıyız. Biz ona göre yaratıldık. Biz onun kullarıyız. Ancak onun nizam ve sisteminde huzur buluruz başka şansımız yoktur. İnsan ancak ilahi nizam ve sistemle zalimlerin pençesinde kurtulabilirler.' dedi.

'Allah-u Teala yardımını çekti mi hiç kimse ayakta duramaz'

'Allah-u Teala yardım etti mi hiç kimse onun karşısında duramaz. Allah-u Teala yardımını çekti mi hiç kimse ayakta duramaz.' diyen Varol konuşmasının devamında şunları kaydetti:

'Allah-u Teala, Hz. İbrahim'i Nemrut'a gönderdi. 'Git, Nemrut'a emirlerimi söyle ve bu yola onu davet et. Bu mazlum inşalara zulüm etmesin. Onlar onun köleleri değil, Allah'ın kullarıdır.' Hz. İbrahim Nemrut da ilahi mesajı verdi. Nemrut kibirlendi çünkü Hz. İbrahim'i yalnız görüyordu. Arkasında onu destekleyen ilahi kudreti, ilahi gücü görmüyordu. Nemrut kocaman bir ateş yakıp Hz. İbrahim'i mancınık ile ateşin içine attı. Ama ilahi kudret Hz. İbrahim'i desteklediği için ateş onu yakamadı. Allah ateşe emretti İbrahim'i yakma diye. Hz. İbrahim selametle o ateşin içinden çıktı. Allah-u Teala bir sivrisinek gönderdi ve Nemrud'un orduları bir sivrisinekle baş edemedi ve Nemrud'u bir sinekle yere serdi. Kocaman bir ateş Hz. İbrahim'i yakamadı ama bir tane sivrisinek Nemrut'un hakkında gelebildi. Hangi insan olursa olsun bir mikrop ona yetiyor. Bir insan Allah-u Teala isyan ettiği zaman Allah'ın onun üzerine ordular göndermesine ihtiyaç yoktur. Bir mikrop vücudunda koyduğu zaman onun için işkence oluyor. Feryatları göklere yükseliyor ama o mikrobun elinden onu kurtaracak hiç kimse yoktur. Ne ilaçlar ne de başka kimse kurtaramaz. Ancak kişi tövbe ederse Allah'ın emrine dönerse Allah-u Teala istediği zaman o mikrobu çekebilir. Yoksa o mikrop onu acılar içinde kıvratır ta ki ölene kadar.'

'Emperyalist çocuklarımız ve halkımızı kandırıp kendilerine birer asker haline getiriyorlar'

Emperyalist güçlerin çocuklar ve halkımız üzerindeki projelerine de dikkat çeken Varol, 'Emperyalist güçlerin kendi ülkelerinde ordular hazırlayıp buralara savaşa göndermelerine gerek kalmadı. Çünkü çocuklarımızı kandırıp ellerine silah verip kendilerine asker olarak yetiştiriyorlar. Çocuklarımız Amerika'nın köleliği ile övünüyorlar. Çünkü öyle yetiştirilmişler. Biz maalesef onlara sahip çıkamamışız. Çocuklarımıza evlatlarımıza sahip çıkamadık. Alimlerimiz bilgelerimiz nesillerine çocuklarına milletine sahip çıkamamıştır. Çıkamadığımız içinde bir zamanlar ecdatlarımızı öldüren yamyam emperyalist güçleri kendilerine kurtarıcı olarak seçmişlerdir. Biz kendimize sahip çıkmasak var olan evlatlarımızda gidip emperyalist güçlere hizmet edecektir. Emperyalistler kazanmış olacaklar ve bütün varlıkları hortumlayıp bizleri de köle gibi çalıştırıp ve hatta hayvanlar gibi muamele edecekler. İstedikleri zaman bizleri kesip organlarımızı alıp kendi hastalarına naklederler. Afrika gibi ülkelere giden kardeşlerimiz bakıyorlar ki birçoğu ameliyatlıdır. Orda bulunan birçok insanın organları alınıp kendilerine naklediliyor. Çoğu ya bir böbrekle kalmış ya da böbrekleri kalmadığı için ölüp gitmiştir. İşte emperyalistler böyledirler. Biz kendimizi boş verirsek bu duruma düşeriz. Ama Allah'ın davasına ipine sarılırsak Allaha itaat edersek izzet buluruz. Ecdatlarımız babalarımız İslam ile kuranı kerimle yaşadıkları zaman Avrupalılar bizim korkumuzdan titriyorlardı. Ama şu anda kendimize sahip çıkmadığımız için İslam'dan uzaklaştığımız için çocuklarımız onlar için ölüyorlar.' Dedi.

'Dünyamızın da ahiretimizin de kurtuluşu İslam'dadır'

Kurtuluş yolunun İslam'da olduğunu vurgulayan Varol, 'Dünyamızın da ahiretimizin de kurtuluşu İslam'dadır. Elimizde bulunan değerler Kur'an-ı Kerim ve alimlerimizin yazdığı İslam kitaplarına sahip çıkarsak eğer dünya bizim sırtımızı yere getiremez. Eğer ki sahip çıkmazsak emperyalistler gelirler ve hepimizi tavuklar, hayvanlar gibi keser kendilerine sofra kurarlar. Ahirette de Allah-u Teala'nın huzuruna çıktığımızda diyecek bir şeyimiz olmayacaktır.' İfadelerini kullandı.

'Hz. Peygamberi örnek almamız lazımdır'

Varol, 'Avrupa'da sokakta dolaşan bir serseri saçlarını değişik bir şekilde traş ettiği zaman ikinci gün gençlerimiz hepsi onu örnek alıp saçlarına o şekli veriyorlar. İşte böyle kendine sahip çıkmayanlar başkalarının elinde kukla oluyorlar. Bir kıyafet giyiyorlar ikinci gün bütün gençlerimiz o kıyafeti giyiyor. Bizi yaratan Allah, bize peygamber göndermiş 'o peygamberi örnek alın, sizin için numune örnek Hz. Resulullah'tır. Ben onu kendi terbiyemle terbiye etmişim, kendinizi ona benzetin' buyurmuştur. Peygamberimiz çocuklarımıza ve gençlerimize maalesef anlatmıyoruz. Gençlerimiz Peygamberi tanımıyorlar giyimini sünnetini davasını hangi dava için mücadele verdiğini bilmiyorlar. Onun için Avrupa'da dolaşan serserilere kendilerini benzetiyorlar. Perişan bir durumdayız ama umurumuz da değil. İnsan başıboş değildir. Bizlerde başıboş yaşayamayız. Tek çare dinimizin etrafında teşkilatlanıp cemaat haline gelip her yeri medreseye her yeri okula çevirmemiz lazım. Herkes kendi evinde çocuklarına ders vermelidir.' şeklinde konuştu. (Sedat Karatay, İrfan Aslan - İLKHA)